10 Eylül 2016 Cumartesi

Dijital Dünyanın Fikir Önderi Kadınları Buluşuyor!

Dijital içerik üreten ve dijitalde kurumsal kariyer yapan kadınları bir araya getiren Dijital Topuklar 1. Dijital Kadın Zirvesi, 1 Kasım’da The Marmara Taksim’de gerçekleştirilecek.

Dijital dünyada tanınan, hedef kitlesi tarafından dikkatle takip edilen ve çoğu zaman örnek alınan kadınlar, Dijital Topuklar Zirvesi’nde bir araya geliyor. Türkiye’nin öne çıkan kadın bloggerları Elif Doğan (blogcuanne.com) ve Perihan Gürer (uykusuzanneler.com) öncülüğünde düzenlenecek zirve, kadınların dijital alanda daha da güçlenmelerini ve deneyimlerini birbirleriyle paylaşmalarını amaçlıyor.

Ünlüler ve Dijitalde Ünlenenler Bu Zirvede

Dijital Topuklar Zirvesi’nde, dijital dünyada fikir önderi olan kadınların başarılarının sırrından dijital sektörde para kazanmanın etik boyutuna, sosyal medyadaki linç kültüründen dijital yerliler ve dijital göçmenler (yani dijitalin içine doğan nesil ile sonradan öğrenen nesil) arasındaki iletişim ve etkileşime kadar birçok farklı konu ele alınacak; Türkiye’de dijital dünyanın aktif kullanıcılarının söz alacağı zirvede oturum konukları arasında, Ayşe Arman, Leyla Alaton, Refika Birgül, Ayça Şen, Elif Tanrıverdi, Meriç Küçük ve Merve Özkaynak gibi isimler de bulunacak.

Dijital yayıncılık sektörünün üç sac ayağından ikisi olan markalar ve ajansların da katılım göstereceği zirvede, ’influencer marketing’ konusu tartışılacak; kanaat önderleri ve içerik üreticilerinin, marka ve ajanslarla etkileşimleri masaya yatırılacak.

Zirve kapsamında kadın blog yazarlarının daha geniş kitlelere tanıtılmasını sağlamak için bir de fırsat sunulacak. “Benim Hikayem” başlığı altında kendi öyküsünü paylaşacak blog yazarları arasında en çok ilgi gören hikayeler, yazarların kendi sesleriyle, canlı olarak zirve kapsamında katılımcılara sunulacak.

The Marmara Taksim’in mekân sponsoru olduğu zirve 1 Kasım 2016 tarihinde gerçekleştirilecek.

Uzmanlık şartı aranmadan herkesin izleyebileceği Dijital Topuklar Zirvesi hakkında daha detaylı bilgi ve katılım için www.dijitaltopuklar.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi dijital içerikler üreten ve dijitalde kurumsal kariyer yapan veya yapmayı düşünen kadın okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Robotlar İşinizi Elinizden Almaya Hazırlanıyor!

Gelecek trendlerini araştıran düşünce kuruluşu GelecekHane, robotların geleceğini ve hem günlük hayatı hem de iş dünyasını nasıl etkileyeceğini araştırdı. Robot teknolojisindeki gelişmeleri yakından takip eden uzman bir ekip tarafından hazırlanan rapor, robot teknolojilerinden yararlanabilmek için çarpıcı önerileri ve son gelişmeleri de kapsıyor. Robotların geleceğini ve geleceğin robotlarını gözler önüne seren çalışma, yakın gelecekte robotların insanların işlerini elinden alabilecek kadar ileri bir düzeye ulaşabileceğini anlatıyor.

Düşünce kuruluşu GelecekHane, robotların hayatımıza etkilerini ve gelecek robotları araştırdı ve ilgi çekici bir rapor hazırladı. Robotların günlük hayatta ve iş dünyasında nasıl etkileri olacağını ortaya koyan rapor, robotların gelişim süreci ile insan iş gücünün yerini alacağına, üretim ortamları, iş yerleri, okullar ve evlerimizde hayatımızın olağan bir parçası haline geleceğine vurgu yapıyor. Gelecekte daha da yaygınlaşması beklenen robotların gelişi ile günlük hayat ve iş dünyası geri dönüşü olmayan bir şekilde etkileneceğe benziyor. Örneğin, gelecekte fabrikalarda sadece robotların çalışacak olması ve insanların işlerini ellerinden alması dikkat çeken öngörüler arasında yer alıyor.

GelecekHane’nin kurucusu, fütürist Halil Aksu, teknolojik gelişimlerin ve ekonomik baskıların ilerleyen zamanlarda robotların çok hızlı yaygınlaşmasına sebep olacağını vurgulayarak “Günlük hayatımız ve iş dünyası robotların yaygınlaşması ile doğan süreçten geri dönüşü olmayan bir şekilde etkilenecektir. Bu nedenle, robotların gelişim sürecinin bir sonucu olarak herkes işinde ve hayatında yaşayacağı değişiklikleri gözden geçirmelidir. Zira robot ve ilgili teknolojilerde de bir patlama yaşanıyor. İş ve üretim süreçlerine entegre edilen robotlar, fabrikaların üretim kapasitesini artırıyor, günlük hayatımızda bize kolaylıklar sunuyor, çocuklarımızı eğitiyor ve sosyal hayatımızı değiştiriyor. İş yerinizdeki yemekhaneye teşhir amaçlı bir robot koysanız ve çalışanlarınızın tepkilerini gözlemleseniz, acaba tepkileri nasıl olurdu? Gelecek geçmişe benzemeyecek” diyor.

İş dünyasına da çağrıda bulunarak, yöneticileri “Robottan anlayan personeliniz var mı? Yapay zekâ uzmanınız var mı? Olmasını ister miydiniz? Arasanız, bulabilecek misiniz? Bulsanız, ona verebileceğiniz faydalı bir işiniz olacak mı?” gibi sorulara cevap bulmaya davet eden Aksu, raporda yer verilen ve gelecekte yaygınlaşacak robot türlerini de açıkladı.

Yakın gelecekte yaygınlaşması beklenen robot türleri:

Fabrikaların vazgeçilmezi haline gelen Endüstriyel Robotlar,İnsana benzemesi nedeniyle çok ilgi gören Humanoid / Android Robotlar,Hizmet sektörünü hızlandıran ve geliştiren Servis Robotları,İş hayatında iletişimin hızlanmasını ve kolaylaşmasını sağlayan Tele-Görüntü Robotları,Sosyal hayatımızı dönüştüren Sosyal Robotlar,En popüler gelişmelerden biri olan Sürücüsüz Araçlar,Bilgi işleme kapasitemizi ve hızımızı artıran Yazılım Robotları,Askeri, tıp / medikal, cinsellik ve daha pek çok farklı alanda kullanılan diğer robotlar.

Peki Robotlarla Nasıl Bir Gelecek Bizi Bekliyor?

Robotlar insandan daha verimli, daha kaliteli ve daha ekonomik iş yapacağı kabul görüyor. Bundan dolayı zaman içinde, robotlar geliştikçe, insan iş gücünün yerini alacaklar. Peki insanlar ne yapacak? Mavi yakalıların perspektifi çok parlak değil. Yeni yetkinlikler edinerek, yeni meslekler kazanmaları ve geçimlerini sağlamaları gerekecek.

Öte yandan, robotlarla birlikte yaşamaya alışacağız. Öncelikle üretim ortamlarında, sonra iş yerlerimizde, sonra okullarda, hastanelerde, sonra evlerimizde de robotlar hayatımızın olağan bir parçası haline gelecek. Nasıl bugün bulaşık makinası, akıllı cep telefonu, otomobil hayatımızın ayrılmaz parçaları haline geldiyse, muhtelif robotlar da bu şekilde arkadaşlarımız, araçlarımız, oyuncaklarımız haline gelecekler.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

1 Eylül 2016 Perşembe

Türkiye Varlık Fonu Yönetimi AŞ'nin Kurulması Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Onayından Geçti!

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 6741 Sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi'nin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu onaylayarak, yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdiği bildirildi.

Kanuna göre Başbakanlığa bağlı, ana faaliyet konusu fonların kurulması ve yönetimi olan, sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek üzere Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi kurulacak. Şirket, bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte ticaret siciline resen tescil olunacak.

Şirket, stratejik yatırım planında belirtilen hedeflerle likidite, yatırım, risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, yerli ve yabancı şirketlerin paylarının, Türkiye ve yurt dışında kurulan ihraççılara ait payların ve borçlanma araçlarının, kıymetli madenler ve emtiaya dayalı olarak ihraç edilen sermaye piyasası araçlarının fon katılma paylarının türev araçlarının, kira sertifikalarının, gayrimenkul sertifikalarının, özel tasarlanmış yabancı yatırım araçlarının ve diğer araçların alım satımını Türkiye Varlık Fonu adına gerçekleştirecek.

Kuruluş Sermayesi 50 Milyon Lira

Şirketin 50 milyon lira olan kuruluş sermayesi, Özelleştirme Fonu'ndan karşılanacak. Tamamı ödenmiş olan bu sermayeyi temsil eden paylar Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ait olacak ve şirketin hisse senetleri nama yazılı olacak.

Şirketin en az 5 kişiden oluşan yönetim kurulu, başkan ve üyeleri ile genel müdürü başbakan tarafından atanacak.

Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ile bağlı şirket veya iştirakleri ile fon ve bünyesinde kurulacak alt fonları kapsayan 3 yıllık stratejik yatırım planı yönetim kurulu tarafından hazırlanacak ve Bakanlar Kurulunun onayı ile yürürlüğe girecek.

Türkiye Varlık Fonu'nun kaynakları, Özelleştirme Yüksek Kurulunca özelleştirme kapsam ve programında bulunan ve fona devrine karar verilen kuruluş ve varlıklar ile Özelleştirme Fonu'ndan fona aktarılmasına karar verilen nakit fazlasından oluşacak. Gerçekleştirilen faaliyetler neticesinde elde edilen, tescile tabi olabilen diğer her türlü değer, ilgili siciline veya kütüğüne Türkiye Varlık Fonu adına tescil edilecek.

Bağımsız Denetçiler Denetleyecek

Şirket ve şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve kurulacak alt fonlar bağımsız denetime tabi olacak ve şirket, Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında kurumsal yönetim düzenlemelerine uyacak.

Türkiye Varlık Fonu'nun mal varlığı güvence altına alınacak, Türkiye Varlık Fonu'nun mal varlığı, şirketin mal varlığından ayrılacak. Buna göre, Türkiye Varlık Fonu'nun mal varlığı ile şirkete yönetilmek üzere devredilen varlık ve haklar, şirketin mal varlığından ayrı olacak.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

30 Ağustos 2016 Salı

TÜBİTAK Öncülüğünde 50 Ülkeye Teknoloji Yardımı!

Teknoloji alanında Birleşmiş Milletler ile Türkiye ortaklığında gerçekleşecek "Uluslararası Teknoloji Bankası" az gelişmiş ülkelere umut olacak.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un özel olarak takibini gerçekleştirdiği ve TÜBİTAK öncülüğünde yapılan projenin Gebze'de hayata geçirilmesi kararlaştırıldı.

Aralık ayında yapılacak merkezin açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un katılması da planlanıyor. Proje ile birlikte TÜBİTAK öncülüğünde teknoloji alanında geri kalan yaklaşık 50 ülkeye teknoloji desteği sağlanması hedefleniyor. Bu ülkelerden 30'unun Müslüman olduğu belirtiliyor. Kurulacak banka ile birlikte az gelişmiş ülkelerin teknoloji ihtiyaçları tespit edilecek. Bu analizlerin sonunda gerekli bilgi paylaşımları yapılarak, az gelişmiş ülkelerin teknoloji alanında ayağa kaldırılması hedefleniyor. Öte yandan bu bankayla az gelişmiş ülkelerin bilim insanları için de veri tabanı oluşturulacak. Araştırmacılar bu proje ile ülkelerinden göç etmek zorunda kalmadan çalışmalarını yürütebilecek. Bilimsel çalışmalar ile birlikte geri kalmış yaklaşık 50 ülkeye teknoloji transferi yapılması planlanıyor. Projenin öncülüğünü ise Türkiye'nin bilimsel alandaki en etkili markası olan TÜBİTAK yapacak.

TÜBİTAK kaynaklı haberimizi  tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

27 Ağustos 2016 Cumartesi

Ekonomik Atılım Girişimlerinden Yavuz Sultan Selim Köprüsü Ülkemize Hayırlı Olsun!

Sadece Türkiye ve Dünya mühendisliği, İstanbul trafiği için büyük bir kilometre taşı olmayan, aynı zamanda ülkemizin ciddi bir ekonomik atılım girişimi olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu bugün törenle açıldı.

Türkiye'mizin dörtbir yanına kilometrelerce otoyollar yapıldı, onlarca uzunlu kısalı tüneller-viyadükler yapıldı, yapılmaya devam ediliyor..

Büyükşehirlerimize metro-tramway yatırımları yapıldı, yapılmaya devam ediliyor..

Büyükşehirlerimizi birbirlerine ve diğer önemli şehirlere bağlayan hızlı tren yatırımları yapıldı, yapılmaya devam ediliyor..

Önemli sahil kentlerimize liman yatırımları yapılmaya devam ediliyor..

Havalimanı olmayan pek çok şehrimize havalimanları yapıldı, yapılmaya ve var olanlar iyileştirilmeye devam ediliyor..

İstanbul'umuz ve iki ana karamız olan Trakya ile Anadolu Marmaray ile birbinine bağlandı. Devam eden iki yönlü uzatma projeleri ile Marmaray'ın işlevselliği giderek artırılıyor..

Marmara Bölgemizi Ege ve İç Anadolu Bölgemize dahada yaklaştıran Osmangazi Köprüsü hizmete açıldı, gün geçtikçe bağlantı hartelleri teker teker açılıyor..

Bugün (26 Ağustos 2016) ise bir başka önemli yatırım olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü hizmete açıldı. Kuzey Çevre Yolunun pek çok noktada çalışmaları devam ediyor ve bağlantı yolları teker teker açılacak..

20 Aralık 2016'da bir başka İstanbul Boğazı projesi olan Avrasya Tüneli hizmete açılacak. İstanbulun pek çok noktasından bu tünele balantılar verilecek ve güzergah genişletme çalışmaları ile ek yollar yapılacak..

Takvimler 2018'i gösterdiğinde İstanbul Yeni Havalimanı hizmete girecek ve tam kapasiye ulaştığında yıllık 150 Milyonluk yolcu kapasitesiyle sadece ülkemize değil tüm dünyaya hizmet verecek.. 

2020'li yıllarda Kanal İstanbul Projesi bitmiş olacak ve boğazın gemi trafiği tümden değişerek, artarak ülkemizin insiyatifine girecek. Karadeniz, Ege Denizi ve Akdeniz'deki gemi trafiği tam anlamıyla yeniden düzenlenmiş olacak..

...

Değerli okurlarımız;

Yukarıdaki sıraladığım hamlelere tek tek değil, hepsini birden düşünerek büyük resme baktığınızda aslında ülkemizin nasıl bir imar sürecinden geçtiğini göreceksiniz. Bu süreç beni heyecanlandırıyor ve hepimizi heyecanlandırmalı. Farkındaysaysanız ülke genelindeki konut projelerini bu adımlara dahil etmedim, onlar artı ve eksileriyle ayrı bir makale konusı ve başlı başına ayrı bir sektör.

Tüm bu ulaşım yatırımlarına baktığımızda; aslında ülkemiz ekonomisinin canlanması için gerekli olan zeminin nasılda müsaitleştirildiğini görüyoruz. Aslında iç siyasi çekişmeler olmasaydı belkide 30-40 yıl önce tüm bu yatırımları tamamlamış bir Türkiye'de doğacaktık, büyüyecektik. Son 15 yıldır yaşanan istikrar sayesinde organize bir şekilde planlanan bu yatırımların nasılda sonuçlanıp hizmete dönüştüğünü teker teker görüyoruz. Aslında önemli bir tarihe tanıklık ediyoruz.

Dikkat çekmek istediğim asıl resim ise bu yatırımlarla hedeflenen Türkiye!

Şimdi sırtınızı koltuğunuza yaslayın; tüm bu yatırımları tamamlamış bir Türkiye nasıl bir Türkiye olurdu? düşünün istiyorum. Tekrar tekrar düşünün istiyorum. Tekrar tekrar ve tekrar tekrar düşünün istiyorum..

...

Tüm bu yatırımlar sırayla tamamlandıkça zihinlerimizde şöyle bir Türkiye canlanmıyor mu???

Hızlı, güvenli ve bol alternatifli ulaşım ağıyla; trafik kazası ölümlerinin ve maddi kayıpların çok daha az olduğu bir Türkiye. Bölgeleri ve şehirleri arası yatırım cazibesini dengeleyebilmiş, bunun sonucu olarak kuzeyiyle güneyiyle, batısıyla doğusuyla ve güneydoğusuyla; her m2 toprağında benzer imkanlarda / fırsatlarda iş yapma/yaptırma ve yaşama kalitesi sunmaya başlayan bir Türkiye.Bölgelerimizin ve şehirlerimizin kendisine has ekonomik ve kültürel değerlerini birbirine, bölgemize ve tüm dünyaya çok çok daha hızlı sunabilen bir Türkiye. Devlet kurumlarıyla ve iş dünyasıyla değişen dünyayı daha kolay yakalayabilen ve/veya pozisyon alabilen bir Türkiye.Yakaladığı ekonomik ve kültürel dinamizm ile bölge ülkelerindeki iş dünyasının ve toplumların her anlamda cazibesini çeken bir Türkiye.Coğrafi konumu ve tamamladığı ulaştırma yatırımları ile kara, deniz ve hava lojistiğinde dünyanın en önemli koridorlarından birisi olan bir Türkiye.Uluslararası ulaşımda; en kısa sürede en çok sayıda ülkeye ulaşabilen ve bu sayede pek çok sektörde dünyanın merkezi olmaya başlayan bir Türkiye.Dünya ekonomisinde çok daha etkin be yön verici olan, dolasıyla siyaseti çok daha güçlü bir Türkiye.Dünya ekonomisinden daha fazla pay alarak güçlenen daha müreffeh bir Türkiye.Değerli okurlarımız; tüm bu yatırımları tamamlamış bir Türkiye nasıl bir Türkiye olurdu? sorumuza cevaplarınızı makalemize yorum olarak lütfen sizde yazın.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile ilgili tüm istatistiki detayları Anadolu Ajansı'nın bu ve bu haberlerinde bulabilirsiniz. Ayrıca www.3kopru.com ve www.ysskoprusuveotoyolu.com web sitelerini de incelemenizi ayrıca tavsiye ederim.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü ülkemize, milletimize, ülke & bölge ekonomimize ve tabiki İstanbul'umuzun trafiğine hayırlı uğurlu olsun.

Makale haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

25 Ağustos 2016 Perşembe

Bakan Faruk Özlü: TÜBİTAK Projeleri Tek Tek İnceleniyor!

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü: "TÜBİTAK projelerinin geçen dönemde yavaşlatıldığı veya inkıtaya uğradığı tespitlerimiz var. Şu anda tek tek projeleri inceliyoruz. Projeler sabote edilmiş mi, devlet ne kadar zarara uğratılmış? Bunları tek tek ortaya çıkaracağız" dedi.

Çeşitli ziyaret ve toplantılar dolayısıyla Edirne'ye gelen Özlü'yü, Edirne Valiliği girişinde, Vali Günay Özdemir ve protokol üyeleri karşıladı. Şeref defterini imzalayan Özlü, Vali Günay'dan Edirne'nin tarihi ve ekonomisi ile ilgili bilgi aldıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Özlü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Merkezinde (TÜBİTAK) fazla istihdam olduğu ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından sınır güvenlik sistemleri çalışmalarının engellendiği iddialarının sorulması üzerine, 2011-2013 yılları arasında TÜBİTAK'a bin 707 kişinin alındığını, ancak TÜBİTAK'ın böyle bir iş yükünün olmadığını söyledi.

TÜBİTAK'taki insan kaynağına yönelik çalışmaların sürdüğünü ifade eden Özlü, "Bakanlıkta ve ilgili birimlerimizde tamamladık, ancak TÜBİTAK'ta sürüyor. TÜBİTAK projelerinin geçen dönemde yavaşlatıldığı veya inkıtaya uğradığı tespitlerimiz var. Şu anda tek tek projeleri inceliyoruz. Projeler sabote edilmiş mi, ne kadar sabote edilmiş, devlet ne kadar zarara uğratılmış? Bunları tek tek ortaya çıkaracağız. Önce insan kaynağı ile ilgilendik, şimdi de TÜBİTAK'ın yürüttüğü projeler üzerinde inceleme yapıyoruz." diye konuştu.

Son günlerde artan terör eylemlerine yönelik bir soru üzerine de Özlü, "Başbakanımız 'PKK ile FETÖ, bunlar iki paralel örgüt' dedi. Birisi ortaya çıkıyor, biri bastırılınca diğeri ortaya çıkıyor. Paslaşan ve aynı amaca hizmet eden iki örgüt." dedi.

Özlü, Suriye'de rejim ya da Rus uçakları tarafından Halep'in El Katerji mahallesindeki sivil yerleşim yerine düzenlenen saldırıda yaralanan 5 yaşındaki Ümran Daknes'in görüntüleriyle ilgili bir soru üzerine de şunları kaydetti:

"Avrupa'da, bakan olmadan önce, NATO ve AGİT'te toplantılara katıldım. Bu toplantılarda Suriye'de siyasi kriz çözülmeden mülteciler ve göç sorunun çözülmeyeceğini söyledik. Maalesef siyasal krizi çözmede, maalesef Batı ve ABD iyi bir sınav vermedi. Obama'ya seçildiği ilk dönem Nobel Barış Ödülü verilmişti. Obama'ya verilen ödül ve dünyanın bugün geldiği noktaya bakarsak bu ödülü Obama hak ediyor mu? Ben hak etmediği kanaatindeyim. Batılı müttefiklerimiz, dostlarımız Suriye krizi konusunda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın gösterdiği hassasiyeti gösterselerdi bugün bu noktaya gelinmezdi."

sanayi.gov.tr kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

23 Ağustos 2016 Salı

Dördüncü Sanayi Devrimi Kitabı TBV’nin Katkısı ile Türkiye’de!

Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşmesi kapsamında 20 yıldır önemli çalışmalar yürüten Türkiye Bilişim Vakfı (TBV), Davos’un kurucusu ve lideri Prof. Klaus Schwab’ın “Dördüncü Sanayi Devrimi” isimli önemli eserini Türkçe’ye çevirterek ülkemizde de yayımlanmasını sağladı.

Dördüncü sanayi devriminin ne olduğu, neler getireceği, bizi nasıl etkileyeceği ve onu ortak yarara yönlendirmek için neler yapılabileceğini anlatan bu önemli eser, geleceğe ilgi duyan ve değişimin fırsatlarını dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için kullanmaya çalışanlara hitap ediyor.

Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı yaptığı kısa açıklamada Davos 2016 ana gündeminin “Sanayi 4.0” olarak ilan edilmesine dikkat çekerek, “Sanayi 4.0 insanlık tarihinde rastlanmadık ölçüde bütün dünyayı etkileyecek bir süreç olacak. Bu sürece ayak uydurabilecek kişiler, kurumlar ve ülkeler ayakta kalabilecek ve rekabet edebilecek. Veri-bilgi üretimi ve analiz sistematiğini geçen yüzyıllarda kuran bugünün gelişmiş toplumları, Sanayi 4.0 denilen bu duruma ayak uydurmakta zorlanmıyor. Esas sorun, gelişmekte olan ülkelerin ve Türkiye’nin buna nasıl uyum sağlayacağı... Hükümetimize çok büyük sorumluluk düşüyor. Bilgi toplumu, sanayi ve ileri teknoloji siyaseti stratejilerini doğru saptamak, layıkıyla uygulamak ve bunu denetlemek kritik önem taşıyor. Bütün bu nedenlerle, Davos’un kurucusu ve lideri Prof. Klaus Schwab’ın Sanayi 4.0 hakkında yazdığı kitaba, konuya ilgi duyan herkesin kolayca ulaşmasını sağlamayı bir görev bildik” dedi.

Türkiye Bilişim Vakfı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz http://www.tbv.org.tr/ web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.