31 Aralık 2013 Salı

TÜBİTAK Desteğiyle Geliştirilen Fikri Haklar Takip Sistemi: Pat-i

TÜBİTAK desteğiyle benzer marka ve logolarla faaliyet gösteren veya marka başvurusunda bulunan firmaları tespit ederek asıl hak sahiplerini uyaran bir yazılım geliştirildi.

Ankara’da faaliyet gösteren Tengen Bilişim Teknolojileri tarafından geliştirilen yazılım hakkında bilgi veren şirket Genel Müdürü Volkan Yıldırım Pat-i adı verdikleri yazılımın bir nevi marka avcısı olduğunu belirtti.

Yıldırım, teknolojideki hızlı ilerlemelerin fikri hakların korunmasını ön plana çıkardığını söyleyerek, “Globalleşmeyle artan rekabet ortamıyla, üreticiliğin yükselen bir değer haline gelmesi ve teknolojide kaydedilen hızlı ilerlemeler fikri haklar konusunu son derece önemli bir hale getirdi. Rekabet ortamı; firmaların gider kalemlerinde Ar-Ge faaliyetlerine daha fazla yer vermelerini ve markalaşarak rakipleri arasında farklılık oluşturmalarını zorunlu kıldı. Bu gelişmelerin devamında, firmaların patent belgesi ile buluşlarını, marka tescili yolu ile markalarını ve endüstriyel tasarım tescili ile de tasarımlarını koruma altına almaları gerekti. Biz de bütün bunların takibini kolayca yapabilecek bir sistem geliştirmek için çalışmalara başladık” dedi.

Fikri hakların korunması için gerekli olan bu takip sistemini geliştirmek amacıyla TÜBİTAK TEYDEB’e başvurduklarını ifade eden Yıldırım TEYDEB’ten aldıkları yaklaşık 300 bin TL’lik destekle Pat-i’ni geliştirdiklerini belirterek,“ Patent, marka tescili ve markaların endüstriyel tescilinin takip edilmesi mevcut yöntemlerle çok zor oluyor. Hızlı sonuç alınması gerektiğinde bazı bilgilere ulaşılmıyor bazıları gözden kaçıyor. Doğru bilgilerin alınabilmesi için çok sayıda insanın bu alanda çalışması gerekiyor. Biz de bunların önüne geçmek için patent, marka, endüstriyel tasarım başvurularının periyodik olarak yayınlanan başvurularla eşleştirilmesi ve hak sahiplerine raporlanması işlemini veri madenciliği teknikleri kullanılarak gerçekleştirecek bu fikri haklar gözlem platformunu geliştirdik” dedi.

Binlerce Veri Tabanı

Tengen şirketinin Genel Müdürü Volkan Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geliştirdikleri "Pat-i" isimli yazılımla, bir fikir ya da ürünün henüz düşünce veya geliştirme aşamasındayken patentinin alınıp alınmadığını teşhis edebildiklerini bildirdi.

"Araştırma ve geliştirme yapan birçok insan, günler geceler boyunca üzerinde çalıştığı bir fikrin ya da bir ürünün, daha önce patentinin alındığını, patent başvurusu yaptığında öğrenebiliyor. Bu hayal kırıklıklarının önüne geçmek istedik" diyen Yıldırım, yazılımın tüm dünyada yapılan buluşları izlediğini Ar-Ge yapan firmaların bilgisine sunduğunu belirtti.

Yıldırım, şunları kaydetti;

"Şöyle düşünelim; Ar-Ge yapan bir firmasınız. Firmanızda 30 tane proje, her birinde 20 mühendis çalışıyor. Bize geldiniz, projelerinizi anlattınız. Biz projeleri Pat-i sistemine giriyoruz ve ilerleyen zamanlarda sizin projenizle ilgili bir buluş yapılırsa sistem sizi bilgilendiriyor. Özellikle buluş diyorum çünkü patent buluşa verilen belgedir, bazen marka veya kopya hakları ile karıştırılıyor.

Normalde bu bilgiye ulaşmak için sizin her gün patent veritabanlarına girip binlerce veri üzerinde sürekli araştırma yapmanız lazım. Sistem bu ihtiyacı ortadan kaldırıyor. Veritabanına giren patentin sizin konunuz olup olmadığını anlamak için de metin madenciliği tekniklerini ve doğal dil işleme yöntemlerini kullanıyor.

Örneğin siz insansız hava aracı geliştiriyorsunuz sistem size insansız hava araçlarında kullanılan özel bir batarya ile ilgili buluşu getirebiliyor. Sizin mühendisleriniz de bu patente bakıp sizin onu ihlal edip etmediğinizi yorumlayabiliyor. Daha güzeli; 'keşke bu patent şöyle değil böyle olsaymış' dediklerinde kendi patent potansiyellerini de ortaya çıkartmış oluyorlar. Bu sistem olmasa firma proje bittikten sonra patentin sahibi tarafından bir ihtar alacaktı, belki bitmiş olan projede değişiklik yapılması gerekecek veya patent sahibine lisans ücreti ödemek durumunda kalacaklardı."

Geliştirilmesi tamamlanmış bir üründe patent ihlali olduğunun farkına varılmasının araştırmacıda hem büyük bir hayal kırıklığı yarattığını hem de çok büyük maliyetlere mal olabildiğine işaret eden Yıldırım, "İnternet tabanlı çalışan yazılım, birçok hayal kırıklığını baştan önlüyor" ifadesini kullandı.

Bilginin Yüzde 80'i Patentte

Dünyadaki bütün teknik bilginin yüzde 80'inin patent yayınlarında saklı olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Türkiye'de ve dünyada artmakta olan patent yayınlarının takip edilmesini kolaylaştırmak için metin madenciliği teknikleri kullanıyoruz. Bu tekniklerle, büyük metin verileri içerisinde saklı, anlamlı bilgileri çıkartmak mümkün oluyor" dedi

Firmalar Patent Alabilme Potansiyellerini Bilmiyor

"Çok büyük firmalar ve teknoloji şirketleri, ne yazık ki patent başvuruları konusunda yetersiz bilgiye sahip ve patent alabilme potansiyellerini bilmiyorlar" diye konuşan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Yurt dışında ise patent neredeyse araştırma geliştirme çalışmalarının odağını oluşturuyor. Patent analizi ve takibi yaparak firmalar kendi projelerinde patent alınabilecek konuların da farkına varıyor.

Metin işleme tekniğiyle geliştirilen yazılım, her ay yayınlanan binlerce patent metni üzerinde sınıflandırma, kümeleme gibi tekniklerle firmalara özel analiz ve raporlama imkanı veriyor. Kimi zaman yüzlerce sayfa olan teknik metinlerin istenilen oranlarda özetlenmesi ve anahtar kelimelerinin çıkartılmasını da mümkün kılınıyor."

En İnce Ayrıntısına Kadar Açık

Yazılımın verileri uluslararası patent veritabanlarından aldığını belirten Yıldırım, "Fikrim geldi diyen, o fikrin daha önceden patentli olup olmadığını da görebiliyor" dedi.

Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

"Patent korumasının doğası gereği, bütün veriler en ince ayrıntısına kadar açıktır. Fakat her ay yayınlanan on binlerce patent verisi arasından sizi ilgilendirenleri bulmak oldukça zor.

Geliştirdiğimiz sistem, burada devreye girmekte. Sizin alanınıza uyan patent verilerini periyodik olarak (haftalık/aylık) size raporlamakta. Böylece siz proje aşamasındayken eğer sizi ilgilendiren bir buluş yapılır ve patent alınırsa hemen haberdar olursunuz. Daha sonra ister itiraz edersiniz, ister buluşun sahibinden lisans alırsınız, isterseniz projenizde farklı ve patentlenmemiş bir yöntem kullanırsınız."

Fikri Haklar Takip Sistemi Pat-i hakkında daha fazla bilgi edinmek ve sistemi kullanmaya başlamak için www.pat-i.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

TÜBİTAK kaynaklı derleme haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

⇒ Bu haberimizi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberlerimizi kaçırmayın!

30 Aralık 2013 Pazartesi

TÜBİTAK'tan Üniversitelere 1’er Milyon TL’lik TTO Desteği!

Üniversiteler bünyesindeki Teknoloji Transfer Ofisleri’nin güçlendirilmesi ve yenilerine teşvik amacıyla TÜBİTAK tarafından ilk kez 1513 Teknoloji Transfer Ofisleri (TTO) Destekleme Programı başlatıldı. Destek programı kapsamında 2 Kasım 2012’de açılan çağrıya başvuran 39 üniversiteden Boğaziçi, Ege, Gazi, Hacettepe, Koç, Ortadoğu Teknik, Özyeğin, Sabancı, Selçuk ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nin desteklenmesine karar verildi.

1513 TTO Destekleme Programı kapsamında TÜBİTAK ile 10 üniversite arasında düzenlenen törenle sözleşme imzalandı. TÜBİTAK Başkanlık binasında gerçekleştirilen törene Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak ile üniversite rektörleri katıldı.

Törenin açılışında konuşan Bakan Nihat Ergün, Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşmasında en kritik rol oynayacak kurumların başında üniversitelerin geldiğini belirtti. Üniversitelerin niteliklerini ve kapasitelerini artırmak için gayret gösterdiklerini vurgulayan Bakan Ergün, üniversitelerin nitelik olarak gelişmesinin doğrudan yansıyacağı alanın sanayi olduğuna dikkat çekti. Üniversitelerin, yetiştirdikleri kalifiye elemanlar ve girişimci bireyler sayesinde, ekonomik hayatta belirleyici olacaklarını kaydetti. Üniversitelerde üretilen akademik çalışmaların kütüphane raflarında kalmasını ve zaman zaman bakılan bir referans haline dönüşmesini doğru bulmadıklarını belirtti.

Üniversitelere 10 Yıl Boyunca 1’er Milyon Liralık Destek

Üretilen bilginin teknolojik, yenilikçi, yüksek katma değerli ürün ve üretim sistemlerine dönüşmesinin sağlanması gerektiğini dile getiren Ergün, üniversite-sanayi işbirliğinin tesis edilmesinin önemine değindi. Bakan Ergün, 1513 programı ile üniversite-sanayi işbirliği alanında çok önemli bir adım daha atıldığını ifade ederek, şunları söyledi: “TÜBİTAK aracılığıyla, üniversitelerdeki bilimsel çalışmaların sanayiyle buluşmasını sağlamak amacıyla 10 yıl boyunca teknoloji transfer ofislerine 1'er milyon lira destek vereceğiz. 10 yıl boyunca bu destek sürecek. Ancak her yıl teknoloji transfer ofislerinin performansına bakacağız. Önümüzdeki yıl da 10 TTO daha destekleyeceğiz. Belki de ilerde desteğe ihtiyaçları kalmayacak."

Program ile rekabetçi yeni ürünlerin ortaya çıkmasını, buluşların patentlenerek kullanıma sunulmasını, üniversitelerin hibe fonlarından daha fazla yararlanmasını ve girişimciliği teşvik etmeyi hedeflediklerini bildiren Ergün, bu programın, üniversitelerdeki bilimsel çalışmaları kampüsün dışına çıkarmak ve sanayiciyle buluşturmak adına önemli bir fonksiyon icra edeceklerini vurguladı.

Ergün, programın, üniversitelerin teknoloji ve yenilik sistemi içindeki ağırlığını artıracaklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Bu programa, üniversiteler, üniversitelerin ortak olduğu şirketler, teknopark yönetici şirketleri ve teknopark yönetici şirketinin ortak olduğu şirketler başvurabiliyor. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun önceki toplantılarında alınan en önemli kararlardan biri, teknoloji transfer ofislerinin desteklenmesiyle ilgiliydi. Biz TÜBİTAK bünyesinde başlattığımız bu hibe destek programıyla bu kararı da hayata geçirmiş olduk" dedi.

"Araştırmaların Ürüne Dönüşmesinin Önündeki Engeller Kalkacak"

Üniversite bünyesinde çok değerli çalışma ve araştırmaların yapıldığını söyleyen Bakan Ergün, bu çalışmaların sanayiciyle buluşmasının, ürüne dönüşmesinin önünde bazı engellerin olduğuna işaret etti. Akademisyenlerin performans kriterleri içinde bilimsel yayına fazla önem atfettiklerini, patent ve sanayi ile işbirliği gibi konularla fazlaca ilgilenmediklerini ancak söz konusu ofislerin bu konuda onları motive edeceklerini belirtti.

Patent Kanunu Tasarısının TBMM Sanayi Komisyonunda görüşüleceğini, sonra da genel kurula geleceğini söyleyen Ergün, şunları kaydetti: "Türkiye'de ilk defa üniversiteler kurumsal olarak patent sahibi olacak. Üniversitelerde yapılan araştırmaların sonuçları patentlendiğinde bu patentlerin sahibi kurumsal olarak üniversiteler olabilecek. Bunun en az yüzde 30'unu araştırmacı hocayla paylaşacaklar. Bu alt limittir. Siz bundan daha fazlasını paylaşacaksınızdır çünkü rekabet olacak. Araştırmacı, buluşçu hocaları kaçırmak istemeyeceksiniz. Ama kurumsal olarak üniversitelerin patent sahibi olması üniversitelerin araştırmacı hocalardan patent istemeleri, patente ve lisansa yönelmelerini de sağlamış olacak.''

Üniversiteler, Başrol Oyuncusu

Ergün, 10 üniversitemizde kurulu ofislere verilecek destekle bu önemli birimleri, çok daha etkin yapılara dönüştüreceklerine vurgu yaparak, üniversitelerin, ülkenin kalkınmasında, hedeflere varmada yardımcı eleman değil, başrol oyuncusu olduklarını, halayda mendili onların sallayacağını söyledi.

Üniversiteleri bu başrole uygun özelliklerle buluşturmak, üniversite sanayi işbirliğini artırmak amacıyla bu adımları attıklarını ifade eden Ergün, "Ülkemizin 2023 yılı hedeflerine ulaşmasında bu tür çalışmaların büyük önem taşıdığını biliyoruz. Bundan sonra da üniversitelerimizi, akademisyenlerimizi ve üniversite-sanayi işbirliğini desteklemeye, geliştirmeye ve buna benzer çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi.

Konuşmaların ardından, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak desteklenecek üniversitelerin rektörleriyle sözleşmeyi imzaladı.

Haberimizi patent ve destek programlarını takip eden akademisyen okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

⇒ Bu haberimizi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberlerimizi kaçırmayın!

28 Aralık 2013 Cumartesi

indir.com, Mobil 2013 Raporunu Yayınladı! [İnfografik]

Daha önce yenilendiğini duyurduğumuz indir.com, mobil sektöründe yaşanan büyüme ile birlikte mobili yeni odağı olarak belirledi. Bu nedenle indir.com içerisinde kullanıcılarına Android, iPhone, iPad ve Windows phone içerisinde sunmaya başladılar. 

Bu konuda sitemize açıklama yapan İmza İnternet Teknolojileri ve indir.com kurucu ortaklarından girişimci Hasan Yaşar, "Mobil içerik sunuyor olmamıza rağmen, mobil sayfa ve uygulamalar konusunda geç kaldık. Mobil sayfa ve uygulamalarımız olmamasına rağmen şu anda site trafiğimizin %8'ini mobilden, reklam gelirlerimizin ise %25'ini elde ediyoruz." dedi.

Sitenin yeni dönemini için yaptıkları araştırmaları infografik olarak hazırlayıp, sunuyorlar. Bu bilgiler ışığında girişimcilerin mobil odaklarını ve önceliklerini belirleyebileceklerine inanıyoruz. Örneğin mobil kullanımının %60'ının erkek olması, ağırlıklı olarak oyun oynandığı ve 2014'te mobil oyun pazarının 11 Milyar dolar olarak öngörülmesi girişimciler için oldukça değerli bilgilerin başında geliyor.

İşte indir.com, Mobil 2013 Raporu

Artık herkesin elinde bir akıllı telefon görmeye başladığımız bir çağa doğru gidiyoruz. İş alanımız ne olursa olsun, işlerimizi mobile uygun hale getirmemiz gerekiyor. Bu nedenle istatistikleri iyi değerlendirerek, işinizi nasıl mobil odaklı yapabileceğiniz konusunda düşünmenizi öneririz.

Haberimizi mobil sektöründe faal olan okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

⇒ Bu haberimizi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberlerimizi kaçırmayın!

NEFİS

Karabük deplasmanı . . .

27 Aralık 2013 Cuma

Erciyes Startup Atölyesi SERA'ya Başvurular Alınmaya Başlandı!

Proje fikri olan girişimci adaylarını başarılı bir girişimci haline dönüştürmeyi amaçlayan ve Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Teknopark'ta yeni açılan bir program olan SERA (Startup Erciyes Atölye)'ya girişim başvuruları alınmaya başlandı.

SERA (Startup Erciyes Atölye) proje fikri olan girişimci adaylarını başarılı bir girişimci haline dönüştürmeyi amaçlayan bir program. Aşağıda ayrıntıları bulunan program dahilinde proje takımlarına 6 ay boyunca ücretsiz olarak kullanabilecekleri açık ofisler verilmekte. Proje takımları bu ofislerde öncelikle sanal firmalarını kuracaklar sonrasında proje fikirlerini olgunlaştırıp ürünlerini geliştirecekler.

Proje takımlarına program boyunca aşağıdaki eğitimler ücretsiz olarak verilirken, alanında tecrübeli mentorlar takımlara yol gösterecek.

Açık Ofisler

Erciyes Üniversitesi, Teknoloji Geliştirme Bölgesinde 900 m2 lik alt yapısı hazırlanmış açık ofisler proje takımlarına 6 ay boyunca tahsis edilecek. Ofislerde çalışma alanları, ofis mobilyaları, internet, dinlenme alanları ve toplantı salonları hazır olarak bulunmakta.

Sanal Firmalar

Her proje takımı programa kabul edildikten sonra sanal firmasını kuracak. Takımlar firmalarının logolarını, web sitelerini hazırlarken ofis içerisine, kendi levhalarını asabilecek.

Eğitimler

Bir girişimci adayının ve proje takımının bir firma kurup başarıya ulaşmasında fayda sağlayabilecek eğitimler uygulamalı olarak verilecekmiş. Verilecek eğitimleri aşağıda listeliyoruz;

Takım Kurma ve Ortaklık EğitimiFirma Kimliği ve Kurumsal Kimlik Oluşturma EğitimiProje Takımı Yönetme Eğitimiİş Fikri Doğrulama Faaliyeti ve Eğitimiİş Planı Hazırlama Faaliyeti ve Pazar Araştırması EğitimiProjelendirme EğitimiAr-Ge Projesi Yönetme EğitimiFMH Bilgilendirme ve Patent Tarama EğitimiKamu Ar-Ge Fonları Bilgilendirme ve Teknogirişim/1512 Proje Yazma EğitimiEtkili Sunum Yapma EğitimiYatırım Alma Eğitimi (Yatırımcı Gözünden Girişimci)Şirketleşme EğitimiTemel Finans &Muhasebe EğitimiTemel Pazarlama Faaliyeti ve Eğitimi

Mentorluk Hizmeti

Bir girişimci adayının yaşamakta olduğu ve muhtemelen yaşayacağı süreci bir çok kez yaşamış başarılı girişimciler, girişimci adaylarına projelerinde yol gösterecekler. Mentor listesine buradan ulaşabilirsiniz.

Girişimci Yatırımcı Görüşmeleri

6 ay sonunda proje takımları geliştirdikleri işleri ve projelerini yatırımcılara sunma fırsatını yakalayacaklar. Yatırımcılar uygun görecekleri projelere yatırım yapabilecekler.

Program Takvimi

14.02.2014    Program Başvuruları İçin Son Tarih 21.02.2014    Ön İncelemenin Tamamlanması01.03.2014    Mülakatların Yapılması ve Takımların Seçilmesi15.03.2014    Eğitimlerin Başlaması ve Ofislerin Temini01.04.2014    Sanal Şirketlerin Kurulması ve Firma Kimliklerin Oluşturulması01.10.2014    Sera Programından Mezuniyet01.10.2014    Yatırımcı – Girişimci Görüşmesine Katılım 06.10.2014    Ücretsiz Duvarlı Ofis Verilecek Takımların Seçilmesi

Getirin, Fikirlerinizi 'SERA'da Büyütelim

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Rektör Yardımcısı ve Teknopark Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdulhakim Coşkun, konu sınırlaması olmaksızın yeni bir fikri olan bütün vatandaşların fikirlerini getirmeleri halinde, bu fikirlere akademik, bürokratik ve maddi olarak destek vereceklerini, 'SERA' adlı birimlerinde bu fikirleri adeta bir bitki gibi yetiştirip büyütmeyi sağlayacaklarını ifade etti.

'Start-Up', 'Erciyes' ve 'Atölye' sözcüklerinin ilk harflerinin kısaltması olarak oluşturulan ve aynı zamanda, tarımda bitkilerin hızlı ve verimli büyümesini sağlayan 'sera' çadırını ifade eden 'SERA' projesi hakkında bilgiler veren Başkan Coşkun, şu anda fikir alımlarının başladığı bu proje sayesinde; Erciyes Üniversitesi'nin, Kayseri'nin ve Türkiye'nin büyük fayda göreceğini kaydetti. "Getirin, iş fikirlerinizi seramızda büyütelim" sloganı ile hizmet vereceklerini ifade eden Başkan Coşkun; 'fikrim var ama param yok' diyenlerin, öğrencilerin, üniversitelilerin, gençlerin, emeklilerin, kendi işini kurmak isteyen 7'den 70'e herkesin bu birime başvuruda bulunabileceğini belirtti.

SERA (Startup Erciyes Atölye) hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.erciyesera.com web adesini ziyaret edebilir, girişimci adayı veya girişimci iseniz başvurunuzu buradan yapabilirsiniz. Unutmayın, başvurularınızı 14 Şubat 2014 tarihine kadar yapabiliyorsunuz.

Haberimizi, Erciyes ve çevresinde yaşayan, proje fikri olan girişimci adaylarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

⇒ Bu haberimizi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberlerimizi kaçırmayın!

26 Aralık 2013 Perşembe

İKA 2014'te Bölgeye Tam 12,5 Milyon Lira Destek Verecek

İpekyolu Kalkınma Ajansı, 2014 yılı Mali Destek Programı kapsamında 12 milyon 500 bin TL destek verecek.

Gaziantep, Adıyaman ve Kilis illerine yönelik faaliyet gösteren İpekyolu Kalkınma Ajansı’nın Genel Sekreteri Dr. Bülent Özkan, yaptığı yazılı açıklamada, gelecek yıl 3 ayrı program kapsamında 12 Milyon 500 bin TL destek vereceklerini belirtti.

Destekler hakkında bilgi veren Özkan, Bölgesel ve Sektörel Rekabet Mali Destek Programı (Kobiler için), Sosyal Gelişme Pilot Uygulamaları Mali Destek Programı (Kar Amacı Gütmeyen Kurum ve Kuruluşlar için), Kültür-Turizm Altyapısı Mali Destek Programlarına  (Kar Amacı Gütmeyen Kurum ve Kuruluşlar için) başvurularının 16 Aralık 2013 tarihi itibariyle başladığını aktardı.

Özkan, bölgeye 3 yılda 100 milyon TL’ye yakın kaynak aktardıklarını hatırlatarak, 2014’te 3 ayrı programla bölgeye 12 Milyon 500 bin TL kaynak sağlayacaklarını bildirdi. Kobilere yönelik Bölgesel ve Sektörel Rekabet Mali Destek Programının TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) Bölgesi’nde uygulanacağının altını çizen Özkan, bu programla bölge içi ve bölge dışı rekabet gücünün arttırılmasının amaçlandığını belirtti. Özkan, ‘‘Plastik, Kimya, İşlenmiş Deri Ürünleri, Tekstil, Gıda, Tarıma Dayalı Sanayi, Yenilenebilir Enerji, Mobilya ve Madencilik gibi sektörlerde yeni ürün ve marka geliştirilmesi ve üretilmesi, Ar-Ge, Ür-ge, inovasyon ve yeni teknoloji transferi, aynı üretim zincirinde yer alan işletmelerin birbirleriyle olan ticari işbirliğini de geliştirerek üretim kapasitelerini artıracak faaliyetlerin gerçekleştirilmesi de bu program kapsamındadır. Bu program ile sektörlerde yeni ürün geliştirilebilecek ve araştırma yapılabilecek yeni laboratuar, atölye vb. yerlerin kurulması, uluslararası teknik ve kalite standartları ile uyumlu kalite sertifikasyonu sağlanması, modern üretim hatlarının kurularak üretimde katma değerin ve istihdamın artırılması, rekabet edebilirlik ve üretimde verimlilik sağlayacak makine teçhizat modernizasyonuna yönelik projeler geliştirilmesi, maden kaynaklarının işlenmesinde katma değeri ve ürün çeşitliliğini artırmaya yönelik araştırma ve uygulama yapılması ve örtü altı yetiştiriciliğinde yenilenebilir enerji uygulamaların yaygınlaştırılması konusunda destek verilecektir.’’ dedi.

Özkan Sosyal Gelişme Pilot Uygulamaları Mali Destek Programı ile TRC1(Gaziantep, Adıyaman, Kilis) Bölgesi’nde toplumsal yaşam ve uyumun arttırılması ve bölgenin sosyal hizmetler açısından daha yaşanabilir hale getirilmesinin amaçlandığını da vurgulayarak, program ile TRC1 Bölgesi’nde sağlık hizmetlerinde erişimin artırılması, sosyal yaşam merkezlerinin kurulması, iyileştirilmesi ve toplumsal duyarlılığın artırılması, mesleki eğitim altyapısının iyileştirilmesi ve okul öncesi eğitimin arttırılması sağlanmaya çalışıldığını söyledi.

Bölgenin Turizm potansiyeline dikkat çeken Özkan, Kültür-Turizm Altyapısı Mali Destek Programı ile TRC1 Bölgesi’nde kültür ve turizm odaklı altyapı çalışmalarının destekleneceğini ifade etti. Programın özel amacına da değinen Özkan sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Programın özel amacı TRC1 Bölgesi’nin bölgesel kalkınmasına katkı sağlayacak turizme yönelik altyapı çalışmalarının yapılması ve alternatif turizm çeşitlerinin geliştirilmesi; kültür-sanat olanaklarının artırılmasına yönelik altyapı çalışmalarının desteklenmesidir. Bu amaçla öncelikli olarak TRC1 Bölgesi’nde Tescilli taşınmaz kültür varlıklarının restorasyonuna yönelik yapım işlerini içeren altyapı projeleri, Akarsu ve göl kıyılarında doğa turizmi ve su sporlarına yönelik yapım işlerini içeren altyapı projeleri, Eko-turizm, sağlık turizmi ve gastronomi turizmi gibi alternatif turizm türlerinin geliştirilmesini yönelik yapım işlerini içeren altyapı projeleri, Turizm kümeleri geliştirmeye yönelik yapım işlerini içeren altyapı projeleri, Müze, kültür merkezi gibi kültürel tesislerin kurulmasına ve iyileştirilmesine yönelik yapım işlerini içeren altyapı projeleri ve Ortak kullanıma açık sosyal ve kültürel alanların artırılmasına yönelik yapım işlerini içeren altyapı projeleri desteklenecektir.’’

2014 Mali Destek Programı tanıtım toplantılarının devam etiğini de sözlerine ekleyen Özkan, Programlara son başvuru tarihinin 17 Şubat 2014 olduğunu belirterek gerekli belgeleri son teslim etme tarihinin ise 24 Şubat 2014 olduğunu kaydetti.

Haberimizi  tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

⇒ Bu haberimizi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberlerimizi kaçırmayın!

25 Aralık 2013 Çarşamba

TRANSİST 6. Ulaşım Sempozyumu ve Fuarı Başlıyor!

İETT’nin bu yıl düzenleyeceği “Toplu Ulaşım Haftası, (TRANSİST 2013) 6. Ulaşım Sempozyumu ve Fuarı” 25-26 Aralık 2013 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde uluslararası bir katılım ile gerçekleştirilecek.

Toplu Ulaşım Haftası kapsamında birçok farklı etkinliğin yanında 25–26 Aralık tarihlerinde sempozyum ve fuar düzenlenecek. Delegeler, akademisyenler ve sektör profesyonellerinin katılım göstereceği sempozyumda “4M” (Management, Mobility, Manufacture ve Maintenance) teması irdelenecek.

Sempozyumla birlikte düzenlenecek olan fuar ise tüm otorite kurum ve kuruluşları bir araya getirerek, ulaşım sektöründeki son yenilikleri ve akılcı çözümleri ziyaretçileri ile buluşturacak. Bunun yanında İETT’nin köklü tarihinin gözler önüne serileceği bir de defile düzenlenecek. Defilede kuruluşundan bugüne kadar İETT çalışanlarının (vatman, şoför, biletçi) giydikleri üniformalardan örnekler, mankenlerce sergilenecek. Ayrıca arşiv çalışmaları sonucu oluşturulan ve İstanbul`un toplu ulaşım tarihine dair izler taşıyan tarihi fotoğraflar “Geçmişten Günümüze İETT Fotoğraf Sergisi” adı altında ziyaretçilerin beğenisine sunulacak.

TRANSİST Ulaşım Sempozyumu ve Fuarları ile;

Ulaşım sektöründeki bilgi paylaşımının sağlanması, Teknolojilerin ve yeniliklerin yakından takip edilmesi, Toplu ulaşım kültürünün oluşturulması,Halkın toplu ulaşıma olan ilgisinin artırılması,Kent içi toplu taşıma standartlarının oluşturulması ve geliştirilmesi,Toplu ulaşımda altyapı ve konfor koşullarının iyileştirilmesi,Kent içi toplu ulaşım ile ilgili yasal düzenleme ihtiyaçlarının tespit edilmesi,Özel otomobil kullanıcılarının toplu taşımayı kullanmaya yönlendirilmesi

amaçlarını gerçekleştirebilmek için akademik bir platform oluşturarak katılımcılar, yerel yönetimler ve sektör temsilcileri arasında sürdürülebilir bilgi alışverişinin sağlanması hedeflenmekte.

Organizasyona Liseli Girişimciler de Destek Veriyor

İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından her yıl düzenlenen “Toplu Ulaşım Haftası” boyunca Transist 2013 Ulaşım Sempozyumu ve Fuarının yanında, her yaştan bireye toplu ulaşım bilincini aşılamak ve bu bilinci geliştirmek, bununla birlikte toplu ulaşıma dikkat çekmek amacıyla bir dizi etkinlik de düzenlenmekte. Bu kapsamda Liseli Girişimciler Kulübü (LGK)’de çeşitli etkinliklerde destek veriyor.

Toplu Ulaşım Haftası, Transist 2013‘de Liseli Girişimciler Kulübü (LGK), özel bir oturum ile 2.500 girişimci öğrenciyi buluşturacak. Kulüp, Transist fuar alanında yer alacak 300 m2 lik standı ile öğrencilere ve vatandaşlara yönelik aşağıdaki atölye çalışmalarını gerçekleştirecek.

Model Otobüs TasarımıModel Uçak TasarımıGirişimcilik Otobüsü Seminer ProgramıLiseli Girişimciler Özel OturumuKurtarma Düğümleri Atölyesiİzcilik ve Dağcılık AtölyesiOtobüs Tasarım Atölyesiİstanbuluşum PaneliFotoğraf Sergisi

Programa katılım ile ilgili transist@liseligirisimcilerkulubu.com yada iletisim@liseligirisimcilerkulubu.com adresine mail atabilirsiniz.

Konser ve yarışma gibi daha birçok farklı etkinliğe ev sahipliği yapacak “Toplu Ulaşım Haftası, Transist 2013 6. Ulaşım Sempozyumu ve Fuarı” 25–26 Aralık 2013 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde kapılarını ziyaretçileri için açacak.

TRANSİST 2013 6. Ulaşım Sempozyumu ve Fuarı'na katılım için web sitesindeki online kayıt formunu doldurmanız yeterli. Sempozyumlar ve Fuar hakkındaki diğer tüm detaylar için www.transist2013.com web adresini ziyaret etmenizi öneriyoruz.

Haberimizi ulaşım sekötürnde faal veya ulaşım sektörüne ilgili duyan girişimcileri ve genç okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

⇒ Bu haberimizi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberlerimizi kaçırmayın!

24 Aralık 2013 Salı

Teknoloji Duayenleri Yeni Dijital Dünya Zirvesi'nde Buluşuyor

ABD Başkanı Barack Obama’nın ABD Başkanlık Seçimlerinde Danışmanlığını yapan RogerFisk’in konuşmasıyla renk katacağı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı ve Bilgi Ekonomisi Derneği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, Türkiye’nin en genç milletvekili AK Parti İstanbul Milletvekili Bilal Macit, CHP İstanbul Milletvekili Faik Tunay ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun katılacağı zirve, 26 Aralık Perşembe günü saat 09:00-18:00 saatleri arasında İstanbul Hilton Otel’de düzenlenecek.

Dünyanın sayılı kentlerinden İstanbul,bu yıl ilk kez Yeni Dijital Dünya Zirvesi’ne ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Bilgi Ekonomisi Derneği’nin destekleri ile organize edilecek zirve, 26 Aralık Perşembe günü Hilton İstanbul’da düzenlenecek. Zirvede "Dijital Dünya’da Yeni Nesil Eğitim Teknolojileri", "Dijital Dünya’nın Geleceği", "Dijital Vatandaş Algısı ve Memnuniyeti", "Yeni Nesil Medya'nın Son Kullanıcıya Etkileri" ve "Mobil Teknolojilerin Geleceği" konuları ele alınacak.

Dünyanın En Etkili Sosyal Medya Danışmanı RogerFisk Konuşmasıyla Renk Katacak…

ABD Başkanı Barack Obama’nın 2008 ve 2012 yıllarında gerçekleşen ABD Başkanlık seçimlerini kazanmasında büyük rol üstlenen RogerFisk, “Yeni Dijital Dünya Zirvesi” kapsamında bir konuşma yapacak. Bilim,Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı ve Bilgi Ekonomisi Derneği Başkanı Bilim Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, Türkiye’nin en genç milletvekili AK Parti İstanbul Milletvekili Bilal Macit, CHP İstanbul Milletvekili Faik Tunay ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu dijital alanda yaşanan yeni gelişmeler hakkındasöz alacak.

Yeni Dünya Dijital Zirvesi Geleceğe Işık Tutacak

Son yıllarda ekonomi ve finans merkezi olma özelliği taşıyan İstanbul, geliştirilen teknolojik alt yapı sistemleri ile de dünyanın önemli merkezleri haline geldi. Kamu ve özel sektörde yaşanan teknolojik ilerlemeler, yatırımlar ve Ar-Ge çalışmalarının ele alınacağı Yeni Dijital Dünya Zirvesi’nde geçmiş çalışmalara ve önümüzdeki yıllarda yapılacak çalışmalara ışık tutacak.

Haberimizi "Yeni Dijital Dünya Zirvesi" ile ilgilenen okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

⇒ Bu haberimizi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberlerimizi kaçırmayın!

23 Aralık 2013 Pazartesi

ALİ İSMAİL KORKMAZ FENERBAHÇE YIKILMAZ

   Son günlerde üllemizde yaşanan gelişmeler malum.Yıllardır her konuda ortak hareket eden iki grup şimdi birbirine düşmüş, tabiri caizse düşman kardeşlere dönüşmüş durumdalar.Özellikle son 5 yıldır hukuk adına düzenlenen birçok operasyonda el birliği  ile hareket ettiler ve pek çok insanın ahını aldılar.O kadar çok insanın vebali var ki üstlerinde hangi birini saysam bilemedim.Bunlardan sadece ikisi Gezi olaylarında Ali İsmail Korkmaz ın sembolü olduğu sayısız gencin ve 3 Temmuz da Fenerbahçelilerin başına gelenler ve onlardan  aldıkları ahlardır.Yukarıda ki videoda Fenerbahçe taraftarı bu iki olayı harmanlayıp harika bir iş ortaya koydular.Bize de özellikle son günlerde daha da anlam kazanan bu tezahüratı paylaşmak düştü.Son zamanlarda duyduğum,insanın içine işleyen en anlamlı tezahürat.Eminim ki taraftarı olduğu renkler gözünü kör etmemiş herkes bana hak verecektir.

Dünya Bankası & TEPAV Çalıştayında İnovasyon Politikaları Tartışıldı

TEPAV ile Dünya Bankası, 17 Aralık 2013 Salı günü “2023’e Doğru Türkiye’nin Yenilikçilik Politikası Gündemi” başlıklı bir toplantı düzenledi.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu’nun katılımıyla yapılan toplantının açılışında TEPAV Direktörü Güven Sak ile Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser konuştu.

Sak, Türkiye’nin genelde AR-GE’ye bir bütçe politikası olarak “Ne kadar destekleniyor?” gözlüğüyle bakarken, Dünya Bankası’nın inovasyon konusunda ülkelerin ekosistemlerini dikkate alarak gerçekleştirdiği kıyaslamanın önem taşıdığını ve Bakanlık çalışmalarına perspektif katabileceğini anlattı.

Raiser de Türkiye’nin inovasyon politikaları üzerine tartışmaya hazır olduğunu ve sistemin tüm parçalarının birlikte nasıl işlediğine odaklanacak bir perspektif için iyi bir noktada bulunulduğunu söyledi.

Bakan Yardımcısı: “Sistemin Kendisine Müdahale Gerek”

Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu, Türkiye’nin 2023 hedeflerine işaret ederek, “Ya aniden çok büyük petrol ve doğalgaz kaynakları bulacağız ya da bilgi ekonomisine geçiş sürecini bir an önce tamamlayacağız. Birinci yolun garantisi yok. İkincisinde ise doğru adımlar atılırsa sonuca gitmek garantili, biz bu yolu seçtik” dedi. Türkiye’nin hedefleri için sistemin girdilerinden çok sistemin kendisine müdahale etmeye ihtiyaç olduğunu söyleyen Bakan Yardımcısı Kavranoğlu, “Yatırım ortamının iyileştirilmesi de yetmez; girişimcilik, bilim-teknoloji, sanayi, tarım, üniversiteler, devletin satın alma usulleri, AR-GE, ürün geliştirme gibi ekosistemin tüm parçaları topluca ele alınmalı ” şeklinde konuştu.

Yönetim ve İhracat Kalitesi ile İlişkisi

Ardından Dünya Bankası Kalkınma Ekonomisi Araştırma Grubu Baş Ekonomisti William Maloney, “Innovation Complementarities, Management Quality and Export Composition” başlıklı bir sunum yaptı. Ülkelerin yenilikçilik performansını olumlu etkileyen faktörleri incelediği sunumunda Maloney, sanayi ve yenilikçilik politikalarında ihraç mallarının sayısı yerine niteliğini arttırmayı hedefleyen ülkelerin daha gelişmiş olduğunu belirtti. Maloney, inovasyon ekosisteminin güçlü olmasında genellikle gözden kaçan bir etken olan yönetim kalitesinin önemini vurguladı. Yönetim kalitesi yüksek ülkelerin ise üretim etkinliğinin de yüksek olduğunu belirten Maloney, bunun farkında olan Japonya, G. Kore ve Singapur'un KOBİ’ler için yürüttüğü değişim ve benzeri teşvik programlarına da değindi.

Haberimizi inovasyona değer veren girişimcilerimiz ve okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

⇒ Bu haberimizi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberlerimizi kaçırmayın!

21 Aralık 2013 Cumartesi

Girişimciler, Sizi ve Takımınızı Neler Motive Ediyor?

Eğer girişimciyseniz veya bir çok başarılı girişimciyi takip ediyorsanız, başarıya ulaşmaktaki en önemli ortak etkenin “YETENEK” olduğunu biliyorsunuz. Peki herkesin sorduğu yetenek nasıl bulunuyor ve en önemlisi nasıl motive ediliyor? Organizasyonunuzda insan sermayesi uygulamalarını nasıl yenileyerek en üretken ve motive çalışanlara sahip olabilirsiniz?

“Good to Great” (Mutlaka okunması gereken bir kitap)- Türkçesi “İyi’den Mükemmel Şirkete Kalıcı Başarıya Ulaşmanın Yolları” kitabının yazarı Jim Collins’e göre insanları motive etmek için harcanan enerji çoğunlukla zaman kaybı. Doğru insanları bulursanız onlar kendiliğinden motive olacaktır. Ancak her şekilde elinizdeki bu yetenekleride de-motive etmemek için nelere dikkat etmelisiniz?

20. Yüzyıl Motivasyon Modelleri

Yönetim bilimi 1900’lerin başında doğdu. Fredrick Winslow Taylor’ın buluşu olan bilimsel yönetimde işler çoğunlukla basit, ilgi çekmeyen görevlerden oluşuyor ve insanların motivasyonu için ödüller kullanılıyor ve dikkatle işleri denetleniyordu.

Basitçe söylemek gerekirse, bu yönteme göre, çalışanlarınızdan olabildiğince verimlilik elde etmek için; istediğiniz hareketleri ödüllendirmek, istemediğiniz hareketleri cezalandırmak gerekir- diğer bir değişle havuç ve sopa yaklaşımı. Fakat bilim adamları günümüze yaklaştıkça; deneylerinde ödül-ceza yapısının beklenen performans sonuçlarını oluşturmadığını görmeye başladı.

Havuç ve Sopa yaklaşımı niye her zaman çalışmaz

Havuç ve sopa yaklaşımı 20. yüzyılın başındaki tipik görevler için iyi çalıştı – rutin, zorlu olmayan ve yoğun kontrol edilen görevler. Basit, düz, ekstra düşünme gerektirmeyen ve en önemlisi odaklanma gerektirip beynin sol kısmını kullandıran bu süreçler için ödüller motivasyonu arttırabilirken; daha komplike, daha fazla yaratıcılık gerektiren ve beynin sağ kısmının kullanıldığı 21. yüzyıl işlerinde bu yöntem çalışmamaya başladı.

Yeni Motivasyon Teorisi

Yeni yapılan araştırmalara göre; insanların doğuştan gelen özerk olma, kendi kaderini tayin edebilme ve diğer insanlarla bağlı olma dürtüleri bulunuyor ve bunlar serbest bırakıldığında insanlar daha çok başarılı olup, deneyim olarak daha zengin hayatlar yaşıyorlar.

Organizasyonların, insan sermayesini yönetirken odaklanması gereken bu doğuştan gelen dürtüler: kendi hayatımızı yönlendirmek (otonomi), yeni şeyler öğrenme ve yaratma (ustalık) ve kendimizi ve dünyamızı daha iyi yapmak (amaç).

Aşağıda kendinizi, takımınızı ve çalışanlarınızı daha iyi motive etmeniz için bazı doğru yollar:

1. Otonomi – takımınıza, işin aşağıdaki bazı veya bütün ana yönlerinde otonomi sağlayın:

Ne zaman yaptıkları (zaman) – Zaman/program odaklı olmaktansa, daha çok sonuç odaklı çalışma ortamına geçin.Nasıl yaptıkları (teknik) – İşlerini nasıl tamamlayacaklarını dikte etmeyin. İlk başta yol gösterin ve sonra katı prosedür izlemektense kendilerinin uğraşarak başarıya ulaşmalarını sağlayacak ortam yaratın. Tabi burada yetkinlikleri, deneyim seviyesi ve sorumluluk almaları çok önemli.Kiminle yapacakları (takım) – Otonomi sağlamakta en çok zorlanacağınız bu olsa da; insanların kiminle çalışacaklarını seçme şansını verin. Eğer işe alım sürecine dahil edemiyorsanız, açık projeler yaratıp kendi takımlarını yaratabilme kabiliyeti sağlayın.Ne yaptıkları (task) – Düzenli olarak belirli zamanlarda, istedikleri ve kendi seçtikleri proje veya problem üzerinde çalışabilecekleri “yaratıcılık” günleri yaratın. İlk olarak 3M’in başlattığı bu “yaratıcılık” zamanlarında; belkide her gün kullandığımız sarı notlar- Post-it yaratıldı ve daha yakından bildiğimiz Google’ın 20% istenilen projede çalışma zamanlarında Gmail, GTalk ve Orkut gibi çok önemli ürünler yaratıldı.

2. Ustalık – kendileri için önemli bir şeyde daha iyi olmalarını sağlayın:

Onlara bağlanacak “Altın Kilit” görevler sağlayın– Ne çok zor ne de çok basit görevler olan “Altın Kilit Görevler”; onları işe bağlayarak kendilerini geliştirmelerini sağlar. Kapasitelerinin altındaki görevler sıkılmalarına neden olurken, kapasitelerinin üzerindeki görevler endişeye sebep olur. Tabiki herkese göre böyle görevleri sürekli sağlamak gerçek dışı ancak bunu düşünerek konumlandırmak en doğrusu.Ustalaşmanın mümkün olduğu ortam yaratın – öğrenme ve gelişim ortamını beslemek için dört esas gerekli; otonomi, açık hedefler, hemen geri bildirim ve altın kilit görevler.

3. Amaç – onların kendilerinden daha büyük bir amaca katkıda bulunma istekleri için ortam sağlayın;

Amacın iletişimini yapın – organizasyonun sadece karlılık dışında amacını bilmelerini ve anlamalarını sağlayın. Bir önceki yazımda belirttiğim gibi organizasyonun vizyonunu ve amacını anlayan ve buna nasıl katkıda bulunduğunu bilenler çok büyük olasılıkla daha memnun olacaktır.Karlılık maksimizasyonuna eşit oranda amaç maksimizasyonu üzerinde de vurgu yapın – araştırmalarla da kanıtlanmış olarak, karlılık hedeflerinin kişilerin, ne iyi nede kötü olmalarında etkisi yok. Organizasyon ve bireysel hedefler kar kadar amaca da odaklanmalı. Bir çok başarılı şirket artık karı, amaçlarına ulaşmak için katalist olarak kullanıyor.Amaç odaklı kelimeler kullanın – organizasyonunuz hakkında bütün bir takım olarak “biz” gibi kelimeler kullanarak konuşun. Bu onlarında böyle konuşmalarını ve büyük bir amaca çalıştıklarını hissetmelerini sağlar.

Önemli not: Bir çoğunuzu şimdiden duyar gibiyim, sadece bunlar yetecek mi? Tabi içsel motivasyon, yaratıcılık ve problem çözme yetenekleri gerektiren işlerde çalışıyor, ancak bunların etkili olabilmesi için insanların hakkettiği bazı (maaş ve hakları) almaları gerekiyor. Aksi taktirde ne yaparsanız yapın, size ne kadar inanırsa inansın bir süre sonra haksızlığa uğradığını düşünüp gidecektir.

Eğer bu konu ilginizi çektiyse ve daha detaylı okumak istiyorsanız Daniel Pink’in  “Nasıl Motive Oluruz? Nasıl Motive Ederiz? (Drive)” kitabını okuyabilirsiniz.

212 Limited kaynaklı Dilek Dayınlarlı makalesini ekiplerinde motivasyon sorunu yaşayan girişimcilerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

⇒ Bu haberimizi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberlerimizi kaçırmayın!

20 Aralık 2013 Cuma

Yılbaşı Yaklaşırken İnternetten Hediye Siparişi Artıyor

Yılbaşı yaklaştıkça her yıl olduğu gibi bu yılda alışveriş hacmi artmaya başladı. Sevdiklerine hediye almak isteyenler farklı seçenekler için interneti tercih ediyor. İnternetin sunduğu en büyük cazibe ise farklı hediyeler bulabilmek için oturduğunuz yerden araştırma yapabilme olanağı.

Özellikle son iki yıl içerisinde kişisel ürünler konusunda hayatımıza giren internet girişimleri internet kullanıcılarının hediye konusunda öncelikli tercihi olmaya başladı.

Rekabetin yoğun olduğu ve kar marjlarının düştüğü e-ticaret kategorileri için yüksek sermaye ve yatırım ihtiyacı olması sebebiyle farklı seçeneklere yönelen internet girişimcileri özellikle kişiye özel ürünler kategorisini tercih ediyor.

Kişiye özel kitap ve takvimler üreten Lukapu.com yöneticisi Mahir Ariti, yıl sonunda web sitelerine gelen siparişlerin normal dönemlerin 4 katına çıktığını, artan talebin zamanında karşılanabilmesi ve hediyelerin adreslerine zamanında ulaşabilmesi için 22 Aralık tarihinden sonra sipariş alınmadığını belirtiyor.

Özellikle Lukapu Dev adını verdikleri 29,5cm x 29,5cm ebadında sert kapaklı fotokitapların yüksek sipariş aldığını belirten Ariti; “Lukapu fotokitaplar farklı bir hediye seçeneği olması nedeniyle özel günlerde çok fazla tercih ediliyor. Lukapu, farklı ve unutulmaz hediyeler almak isteyenler için güzel bir yılbaşı hediyesi seçeneği sunuyor.” dedi.

Lukapu Fotokitap müşterilerinin ağırlığını Anneler oluşturuyor. Annelerin çocukları için yaptırdığı kitaplar en fazla sipariş verilen Fotokitapların başında yer alıyor. Lukapu’ya İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa başta olmak üzere Türkiye’nin her yerinden sipariş geliyor. Her yaştan müşteri grubuna hitap eden Lukapu’da en fazla alışveriş 24 ile 34 yaş aralığında internet kullanıcıları tarafından gerçekleştiriliyor.

Kişiye özel ürünler yeni yılda sevdiklerine farklı bir hediye vermek isteyenler için güzel bir seçenek olarak dikkat çekiyor. Lukapu Fotokitaplar ve masa takvimleri 25 TL’den başlayan seçenekler ile her bütçeye hitap ediyor. 22 Aralığa kadar tüm ürünlerde %25 indirim sunan Lukapu ürünlerini incelemek için www.lukapu.com web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi yılbaşı hediyesi arayışında olan ve indirimlerinden yararlanmak isteyen okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

⇒ Bu haberimizi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberlerimizi kaçırmayın!

18 Aralık 2013 Çarşamba

TÜBİTAK Desteğiyle Yerli Patates Çeşitleri Geliştiriliyor!

Patates tohumunda dışa bağımlılığı sona erdirmek amacıyla TÜBİTAK desteğiyle başlatılan projede Niğde Patates Araştırma Enstitüsü tarafından yerli patates ıslah, çeşit geliştirme çalışmaları devam ediyor. Çalışmalarla 2015 yılında yerli çeşitlerin tescil edilmesi hedefleniyor.

Önemli patates üreticisi ülkeler arasında yer alan Türkiye patates tohumluk üretimini tamamen yabancı çeşitlere bağımlı olarak sürdürüyor. Yerli çeşitlerin olmaması, Türkiye’nin her yıl önemli miktarda döviz kaybetmesine neden oluyor.

Patates üretimindeki bu eksikliklerin giderilmesi için çalışmalar yapan Niğde Patates Araştırma Enstitüsü TÜBİTAK desteğiyle patates çeşit ıslah çalışmaları yapıyor. TÜBİTAK ARDEB’ ten aldıkları destekle önemli çalışmalar yaptıklarını dile getiren Niğde Patates Araştırma Enstitüsü Müdürü Hüseyin Onaran, projeyle Türkiye için bir “Ülkesel Tohumluk Patates Üretim Sistemi”nin geliştirilmesini amaçladıklarını söyledi.

Onaran, Türkiye'de 109 adet tescilli patates çeşidinin bulunduğunu belirterek, sadece bir çeşidin Türkiye'ye ait olduğunu ancak bu çeşidin üretim proğramında olmadığını söyledi. Patatesin, dünyada mısır, çeltik ve buğdaydan sonra en fazla üretimi yapılan dördüncü bitki olduğunu belirten Onaran, "Doğrudan ev tüketiminden cips, püre, un, nişasta ve alkol gibi sanayi hammaddesi olma özelliğini taşıyan patates, içerdiği protein, vitamin ve minerallerle de milyonlarca insanın açlık ve yetersiz beslenme çekilen dünyada bu sorunların çözümüne katkı sağlayabilecek en önemli ürünlerin başında gelmekte" diye konuştu.

TÜBİTAK tarafından Ar-Ge çalışmalarına verilen destekler ile fiziki altyapı ve teknik personel eğitimlerini  tamamladıklarını söyleyen Onaran, çeşit geliştirmenin ilk adımı olan melez tohumlar üretilerek “Patates Genetik Tabanı” oluşturduklarını belirtti.

Son 7 yılda patates ıslahında önemli veriler elde ettiklerini söyleyen Onaran, “Farklı ana ve baba patates çeşitleri arasında melezlemeler yapılarak; 2007-2010 tarihlerinde 211 bin adet melez patates tohumu, 2011-2012 tarihlerinde 295 bin adet melez patates tohumu, 2013 yılında yaklaşık 100 bin adet melez patates tohumu elde edilerek, son 7 yılda ülkemiz açısından bir rekor olan toplam 606 bin adet melez patates tohumu elde edildi” dedi.

Onaran, “Tohumda Dışa Bağımlılık Sona Erecek”

Yürütülen çalışmalar sonucunda, farklı melez kombinasyonlarına ait çeşitli kademelerde çok sayıda yerli patates klonları elde ettiklerini müjdeleyen Onaran, "Bu klonlar içerisinden bazıları bu yılın başında ilk yerli ticari patates çeşitlerimiz olarak tescile sunuldu. Yerli çeşit tescil edildiği zaman programın yürütüldüğü yöreye uygun, halkın benimseyebileceği ülkemize has isimler verilebilecek. Son 7 yılda yürütülen proje çalışmaları sırasında, gerek enstitümüzde gerekse eğitim verdiğimiz özel sektör kuruluşlarında patates tohumluk üretim sisteminin bitki sağlığı, yetiştirme teknikleri, doku kültürü ve biyoteknoloji, temel tohumluk üretim ve çoğaltımı, çeşit ıslahı gibi branşlarında çok sayıda uzmanın yetişmesi sağlandı. Kurulan altyapılar ile 2015 yılında ülkemize ait yerli çeşitler tescil ettirilebilecek. Yerli çeşitlerin üretim programlarına girmesi ile ülkemizin patates tohumluğunda dışa bağımlılığı sona erecektir" dedi.

TÜBİTAK kaynaklı haberimizi gıda sektöründe faaliyette bulunan okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

⇒ Bu haberimizi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberlerimizi kaçırmayın!

17 Aralık 2013 Salı

18. Dahiler Buluşması 23 Aralık'ta İTİCÜ'de Gerçekleşecek

"Aslında herkes dahidir; ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirir." demiş Einstein. Evet, Einstein bu sözleriyle ne kadar da basitçe tanımlamış “dahiliği” değil mi?

Ne yazık ki bir çoğumuz içimizde yatan o büyük potansiyelin farkında değiliz ve yine ne yazık ki bunu değiştirmek için de hiçbir çaba göstermiyoruz. İşte bu farkındalığa varmak ve gerekli çaba için harekete geçmek üzere sizleri bu pazar Girişimci Gençler Derneği yani kısa adıyla GİGED tarafından düzenlenen ve artık geleneksel hale gelen Dahiler Buluşması'na sizleri davet ediyoruz.

11 Aralık Çarşamba günü gerçekleşmesi planlanan ancak olumsuz hava muhalefeti nedeniyle ertelenen 18. Dahiler Buluşması, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce Kampüsünde 11 Aralık Çarşamba 23 Aralık Pazartesi günü saat 14:00'da gerçekleşecek.

Peki, “Dahiler Buluşması” Nedir?

Dahiler Buluşması insanların kendilerini keşfetmelerini sağlayan, onlara özgüven aşılayan, kariyerlerini planlamalarına yardımcı olan, kendilerini tanıyıp “Benim bu dünyada yaptığım en iyi -şey- nedir?” sorusuna cevap bulmalarını sağlayan bir “GİGED” icadı.

GİGED Dahiler Buluşmaları’nın İçeriğinde Neler Var?

GİGED “Dahiler Buluşmaları” her iki haftada bir düzenlenen ve katılımcıların çeşitli kişişel gelişim oyunları ile kendilerini geliştirdikleri buluşmalar. Evet; her iki haftada bir, katılımcılar aralarına yeni katılan “dahi’lerle” tanışıyor ve hepberaber çeşitli özgüven geliştirici oyunlar oynayıp kendilerini geliştiriyor.

Bu buluşmalarda öncelikli olarak katılımcıların kendilerini tanımalarına yönelik;

Motivasyon konuşmaları,Topluluk önünde konuşma denemeleri,Mazeret-bahane üretme-me oyunları,Tekli laf dalaşı, Çiftli laf dalaşı,1 Dakikalık sürpriz hitap oyunu,İsteyerek rezil olma oyunu,En iyi yaptıkları “Şey’i” keşfetme oyunu,Doğaçlama tiyatro oyunları,Mülakat oyunu

gibi tonlarca yeni icad oyun oynanıyor, yarışmalar düzenleniyor. Böylece katılımcılar hem sosyalleşiyor, hem eğleniyor hem de özgüven tazeleyip, özgüvenlerini daha da yukarı seviyelere çıkarıyor.

Girişimci Gençler Derneği (GİGED) Proje Koordinatörü Uygar Yabar buluşmalarla ilgili şunları söylüyor:

"Daha önceki toplantılarımıza katılamadıysanız ne umutsuzluğa kapılın ne de üzülmeye başlayın. İstediğiniz zaman aramıza katılabilirsiniz. Şunu belirtelim büyük bir yola ve amaca doğru emin adımlarla ilerliyoruz, bizi ve neler yaptığımızı çok merak ediyorsanız bir toplantımıza katılıp nelerle uğraştığımızı görmeniz sizin için yeterli olacaktır."

Dahiler Buluşmasına Nasıl Katılabilirsiniz?

Buluşmalara katılmak için; isim-soyisim, cep numarası ve eposta adresi bilgilerinizi uygaryabar@giged.org.tr’ye göndermeniz yeterli.Unutmayın, etkinlik 11 Aralık Çarşamba 23 Aralık Pazartesi günü saat 14:00'de İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde.

Yol Bilgisi : Etkinlik İTÜCÜ Sütlüce Kampüsü Konferans Salonu'nda gerçekleştirilecektir.Üsküdar'dan Eyüp-Kasımpaşa-Sütlüce Vapuruna binerek yürüme mesafesinde olan İTÜCÜ Sütlüce Kampüsü'ne kolaylıkla ulaşım sağlayabilirsiniz.

Not: Katılım için mutlaka yanınızda bir adet kitapla gelmeniz isteniyor. Kitap ile ne yapılacağı ise süpriz.

Dahiler Buluşması hakkında daha fazla bilgi için bu web sayfasını ve facebook ekinlik sayfasını inceleyebilir, buluşmaları organize eden Girişimci Gençler Derneği (GİGED) hakkında bilgi edinmek ve çalışmalarını incelemek için www.giged.org.tr'yi ziyaret edebilirsiniz.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Girişimcilik Kulübü Hakkında

18. Dahiler Buluşması'na paylaşlık eden İTİCÜ Girişimcilik Kulübü; üniversite içi ve üniversite dışı olmak üzere ders dışı sosyal ve kültürel faaliyetler için çalışmalar yapan, seminer, panel, işyeri gezileri düzenleyen ve öğrencileri girişimciliğe yönlendirmeyi amaçlayan bir kulüp. Kulübe Taha Toprak başkanlık ediyor. Kulübün çalışmalarını ve paylaşımlarını facebook ve twitter adreslerinden takip edebilirsiniz.

Haberimizi sıradışı bir girişimcilik etkinliği deneyimi yaşamak isteyen tüm okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

⇒ Bu haberimizi beğendiyseniz RSS kaynağımıza abone olun, diğer haberlerimizi kaçırmayın!

KIRILMA MAÇI

  Uzun süredir yazmıyordum yazmak da içimden pek gelmedi açıkçası.Bu dönemde bir çok şey yaşadık,Avrupa arenasına yarı finalde hüzünlü bir veda yaptık,ligde bir kez daha Galatasaray ın arkasında kalarak ligi ikinci tamamladık,Türkiye Kupasını üst üste ikinci kez kazandık,Aziz Yıldırım tekrar başkan seşildi vs.Ama şahsi olarak beni en çok üzen Aykut Hoca nın zamansız vedası oldu.  Uzun bir beklemenin ardından Ersun Yanal getirildi takımımızın başına,Aykut hoca dan sonra kim gelse işi çok zordu çünkü biz taraftarlar için- en azından çoğumuz böyle düşünüyor-başka birini kulübede görmek kabullenmesi güç bir durumdu.Ama Konya mağlubiyetiyle başladığımız lig karnesi oldukça başarılı Ersun hocamızın.En yakın rakibimizin 6 puan önündeyiz,coşkulu ve asla pes etmeyen bir takıma sahibiz ve tüm bunlar Hocamızında camia tarafından çok çabuk benimsenmesine yol açtı.Bilen bilir bu Fenerbahçe de öyle kolay bir iş değildir.  Oynanan 12 maçta alınan 10 galibiyet 1 beraberlik ve 1 mağlubiyet,atılan 28 gol artı 16 averaj ve toplanan 31 puan. Bu tabloya baktığımız zaman neredeyse kusursuz bir durum söz  konusu.Ve bu akşam her zaman bizim için ayrı bir yeri olan,her maçın kendi hikayesini barındırdığı belki en büyük değil ama bu ülkenin en güzel derbisi Fenerbahçe-Beşiktaş maçı.  Teknik taktik konusunu bir kenara bırakılırsa şu ana kadar ki en zor maçımız olacak.En azında içinde bulunduğum psikoloji bana bunu hissettiriyor.İşin saha içindeki kısmına gelecek olursak muhtemel 11 imiz belli gibi kafalardaki tek soru işareti Webo mu yoksa Emenike nin mi oynayacağı üzerine.Ben genelde Webo nun oynaması gerektiğini düşünenlerdenim ama bu maç özelinde görüşüm farklı.Webo nun en önemli özelliği topu iyi tutabilmesi  ve ileri uçta pas istasyonu görevini gayet iyi yapması.Emenikeye göer en büyük artısı ise gerek cepheden gerekse yandan gelen ortalarda ki hava hakimiyeti.Ama bakacak olursak beşiktaş bu sezon kenar oratalardan pek de zafiyet göstermiyor.Beşiktaş orta göbeğinin en büyük zaafı nispeten ağır olması ve çabuk oyunculara karşı gösterdiği hamle eksikliği bunu da şuan da bu ligde en iyi değerlendirebilecek oyuncu Emenike.Antalyasporlu Diarra nın attığı gollere bakacak olursanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.Diğer değinmek istediğim konu ise orta sahamızdaki yaratıcı oyuncu eksikliği, Meireles-Alper-Topal üçlüsü belkide bu ligin en tempolu orta sahası ama yaratıcılık konusunda oldukça sınırlı bir güce sahip özellikle Fernandes-Oğuzhan aklına karşı.Burda da belkide takımımızın en üretken ve en formda ikilisi Caner ve Gökhan a büyük iş düşüyor.Bütün sezon olduğu gibi kilidi yine bu ikili çözecektir diye düşünüyorum.Orta sahamızın tempolu ve rakibi bozan tarafı işler kanatlarımız da her zaman yaptıkları işleri yaparlarsa zaten belki de tarihinin en zengin hücum hatlarından birine sahip takımımız bu zorlu mücadeleden alnının akıyla çıkmış olur.  Yukarıda ki Hababam vurgusunun sebebi ise- özellikle de son dakika galibiyetlerimizin de etkisiyle-Yeşilçam filmleri tadında geçirdiğimiz  lig serüveni.Umarım sonu da her Yeşilçam filmi gibi MUTLU SON ile biter biz Fenerbahçeliler için.