29 Ağustos 2015 Cumartesi

Vergide Elektronik Tebligat Dönemi Başlıyor!

Maliye Bakanlığı'nın konuya ilişkin "Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Vergide e-tebligat dönemi başlıyor. Elektronik tebligat uygulamasına, 1 Ocak 2016 tarihi itibarıyla başlanacak. Ancak bu tarihten önce bildirimde bulunanlara 1 Ekim 2015 tarihinden itibaren elektronik tebligat yapılabilecek.

Vergi dairelerince düzenlenen ve muhataplarına 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tebliği gereken evrakın, Gelir İdaresi Başkanlığı aracılığıyla elektronik ortamda tebliğ edilmesi ile ilgili usul ve esaslar belirlendi. Maliye Bakanlığı'nın konuya ilişkin "Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kanun hükümlerine göre tebliği gereken elektronik imzalı evrak, elektronik tebligat sistemi kullanılmak suretiyle muhatabın elektronik tebligat adresine tebliğ edilebilecek. Buna göre, tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirilen ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılabilecekler "kurumlar vergisi mükellefleri, ticari, zirai ve mesleki kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunanlar (Kazançları basit usulde tespit edilenlerle gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler hariç), isteğe bağlı olarak kendilerine elektronik tebligat yapılmasını talep edenler" olarak belirlendi.

Kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılabilecek olanlar, tebliğle belirlenen sürelerde bildirimde bulunarak elektronik tebligat adresi almak ve elektronik tebligat sistemini kullanmak zorunda olacak. Bu mükelleflerin dışında kendilerine elektronik tebligat yapılmasını talep eden kişiler de sistemden isteğe bağlı olarak yararlanabilecek.

Kurumlar ve Gelir Vergisi Mükelleflerinin Bildirimi

Elektronik tebligat sistemini kullanmak zorunda olan kurumlar vergisi mükelleflerinin, 1 Ocak 2016 tarihine kadar "Elektronik Tebligat Talep Bildirimini (Şirketler ve Diğer Tüzel Kişiler İçin) kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine vermeleri gerekecek. Bu mükellefler, söz konusu bildirimi kanuni temsilcileri veya elektronik tebligat sistemi ile ilgili işlemleri yapmaya yönelik özel yetki içeren noterde verilmiş vekaletnameyle yetkili kılınan kişiler aracılığıyla bizzat teslim edecek.

Tebliğde getirilen zorunlulukların başladığı tarihten sonra mükellefiyet tesis ettiren kurumlar vergisi mükellefleri ise işe başlama tarihini takip eden 15 gün içerisinde bildirimde bulunmak zorunda olacak.

Yapılan başvurunun değerlendirilmesi sonucu, gerekli şartları taşıyan mükelleflere internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi verilecek. Böylece bu mükellefler elektronik tebligat adresi edinmiş olacak.

Elektronik tebligat sistemini kullanmak zorunda olan gelir vergisi mükellefleri de yine 1 Ocak 2016 tarihine kadar "Elektronik Tebligat Talep Bildirimini  (Gerçek Kişiler İçin)" internet vergi dairesinde elektronik ortamda doldurmaları ve elektronik tebligat sistemini kullanmaya başlamaları gerekiyor. Bu mükelleflerin, söz konusu bildirimi kendileri veya elektronik tebligat sistemi ile ilgili işlemleri yapmaya yönelik özel yetki içeren noterde verilmiş vekaletnameyle yetkili kılınan kişiler aracılığıyla gelir vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine bizzat vermeleri de mümkün olacak. İnternet vergi dairesini kullanarak elektronik ortamda bildirimde bulunan gelir vergisi mükelleflerine internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi verilmeyecek. Bu mükellefler sisteme her girişlerinde sistem tarafından kimlik doğrulaması yapılmak suretiyle elektronik tebligat sistemini kullanabilecek.

Vergi dairesine bizzat veya vekili aracılığıyla başvuran gerçek kişi mükelleflerin başvuruları değerlendirilecek ve gerekli şartları taşıyan mükelleflere internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi verilecek.

İsteğe Bağlı Olarak Talepte Bulunanlar

Tebliğ ile getirilen zorunluluk kapsamına girmeyen ancak isteğe bağlı olarak kendilerine elektronik tebligat yapılmasını talep eden tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan teşekküller katma değer vergisi veya gelir (stopaj) vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine başvuruda bulunarak sistemi kullanabilecek. Benzer şekilde, tebliğ ile getirilen zorunluluk kapsamına girmeyen gerçek kişi muhatapların, internet vergi dairesi aracılığıyla başvurarak veya ikametgahlarının bulunduğu yer vergi dairesine bizzat veya elektronik tebligat sistemi ile ilgili işlemleri yapmaya yönelik özel yetki içeren noterde verilmiş vekaletnameyle yetkili kılınan kişiler aracılığıyla başvuruda bulunarak sistemi kullanmaları mümkün olacak.

Elektronik tebligat sistemini kullanmak üzere, Elektronik Tebligat Talep Bildirimi ile bildirimde bulunan mükelleflere vergi dairesince, müracaat anında sistemden üretilecek internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifreyi ihtiva eden kapalı bir zarf verilecek.

213 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliği gereken evrak, elektronik imza ile imzalanacak ve vergi dairesi adına Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından tebliğ yapılacak muhatabın elektronik tebligat adresine iletilecek.

Elektronik tebligat sistemine internet vergi dairesi üzerinden erişilecek. İnternet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresine sahip olan gerçek ve tüzel kişiler şifreleriyle elektronik tebligat adreslerine ulaşacak. İnternet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi olmayan gerçek kişiler ise sisteme her girişte yapılan kimlik doğrulaması ile elektronik tebligat adreslerine erişecek.

Evrak, Elektronik Adrese Ulaştıktan 5 Gün Sonra Tebliğ Edilmiş Sayılacak

Kanunun ilgili maddesi gereğince, elektronik imzalı tebliğ evrakı, muhatabın elektronik ortamdaki adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılacak. Olay kayıtları, işlem zaman bilgisi eklenerek, erişilebilir şekilde arşivlerde 30 yıl süreyle saklanacak.

Tüzel kişilerde ticaret sicil kaydının silindiği (nevi değişikliği ve birleşme halleri dahil) tarih itibarıyla, elektronik tebligat adresi kapatılacak Gerçek kişilerde ise ilgilinin ölümü veya gaipliğine karar verildiğinin idare tarafından tespit edildiği durumlarda ölüm/karar tarihi itibarıyla ilgilinin elektronik tebligat adresi re'sen kapatılacak. Mirasçıların bağlı olunan vergi dairesine başvurması halinde de müteveffanın elektronik tebligat adresi kullanıma kapatılacak. Zorunlu veya ihtiyari olarak elektronik tebligat sistemine dahil olanların bu durumlar dışında sistemden çıkmaları mümkün olmayacak.

Elektronik tebligat sistemine dahil olması zorunlu olanlardan tebliğ ile getirilen yükümlülüklere uymayanlar için 213 sayılı Vergi Usul Kanunun ilgili maddeleri uyarınca, cezai müeyyide uygulanacak.

Uygulama Yeni Yılda Başlayacak

Kanun hükümlerine göre tebliği gereken evrak muhataplara elektronik tebligat sistemi ile tebliğ edilebileceği gibi Kanunda yer verilen diğer tebligat hükümlerine göre de tebliğ edilebilecek. Bağlı vergi dairesi müdürlüklerinde (mal müdürlükleri) elektronik tebligat sistemine teknolojik uyum çalışmaları devam etmekte olduğundan, bağlı vergi dairesi müdürlüklerinin mükellefleri tebliğ kapsamında bulunmuyor.

Elektronik tebligat uygulamasına, 1 Ocak 2016 tarihi itibariyle başlanılacak. Ancak bu tarihten önce bildirimde bulunanlara 1 Ekim 2015 tarihinden itibaren elektronik tebligat yapılabilecek.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

27 Ağustos 2015 Perşembe

İSO: Sanayici Arzu Ettiği Büyümeyi Yapmakta Zorlanıyor!

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, artan siyasi belirsizlik sonucu TL’deki sert değer kaybı, jeopolitik gelişmeler ve zayıf değerlerde seyreden tüketici güveni nedeniyle sanayicinin arzu ettiği büyümeyi gerçekleştirmekte zorlandığına dikkat çekti.

Bahçıvan: “Dünya adeta pusulasını şaşırmış durumda. Dünya Ekonomik Forumu’nun bu yılki raporunda yer verdiği devletlerarası çatışma, iklim olayları, siber saldırılar gibi riskler gerçekleşirse, küresel ekonominin işbirliği mantığı tehdit altına girecek.”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi ağustos ayı olağan toplantısı, “Küresel Düzensizlikler ve Orta Doğu’daki Gelişmelerin Bölgemiz ve Türkiye İçin Önemi ve Etkileri” ana gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, Sabancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman konuk olarak katıldı. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, konuşmasında artan siyasi belirsizliğin ekonomiyi olumsuz etkilediğine ve sanayicinin arzu ettiği büyümeyi gerçekleştirmekte zorlandığına dikkat çekti. Bu yılın ilk yarısında ciddi ivme kazanan sanayi üretim endeksinin büyüme açısından olumlu sinyal verdiğini belirten Bahçıvan, ancak TL’deki sert değer kaybı, istikrarı sarsan jeopolitik gelişmeler ve tarihinin en zayıf değerlerinde seyreden tüketici güveni nedeniyle sanayinin performansını sürdürmesinin kuşkulu olduğunu vurguladı. Bahçıvan, şöyle konuştu:

“Sanayicimiz arzu ettiği büyümeyi gerçekleştirmekte zorlanıyor. Zayıf seyreden ihracata ve özellikle Rusya kaynaklı olarak azalan turizm gelirlerine rağmen ithalatta daha hızlı bir düşüş gerçekleşmesi dış dengeleri olumlu etkilemektedir. Ancak, doğrudan yatırımların zayıflığı ve rezervlerdeki erime sağlıklı bir görünüm arz etmemektedir. Yerli mevduat sahiplerinin tasarruflarını giderek yüksek oranda yabancı para birimlerine kaydırıyor olması, ekonomideki durgunluk için ciddi bir uyarı olarak görülmelidir. Kanaat önderleri ve karar vericiler durumu doğru okumalı ve doğru kararlar vermelidir. Olan, üretmenin sorumluluğunu ve yükünü taşıyan, işvereniyle, çalışanıyla birlikte biz üreticilere oluyor. İşte bu nedenle; üretenin aklı, çalışanın aklı, istihdam yaratanın aklı, polemik ve kısır tartışmalar yerine çözümlere odaklanmayı tercih ediyor.​"​

"Zorlukların Üstesinden Geleceğimizden Kimsenin Kuşkusu Olmasın"

Bahçıvan, 1 Kasım’da yapılacak seçimlere ilişkin olarak “Milletin her zaman olduğu gibi demokratik tecrübe ve sağduyu ile yine yüksek bir katılım eşliğinde doğru kararı vereceğine inanıyoruz” diye konuştu.

Yaşanan terör eylemlerinin Türkiye’ye faydasının olmayacağına dikkat çeken Bahçıvan, şunları söyledi: “Silahların sesi, sözcüklerin sesini ve gücünü maalesef gölgeliyor. Sorumluluktan kaçmadan, herkesin üzerine düşeni yapması gereken bir dönemdeyiz. Ülkemizin ve milletimizin gücüne güvenelim. Geçmişte olduğu gibi, bugün de zorlukların üstesinden geleceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın.”

Küresel İşbirliği Mantığı Tehdit Altında

Bahçıvan, küresel ve bölgesel ölçekte yaşanan siyasi ve ekonomik sorunlara ise şu ifadelerle dikkat çekti: “Dünya adeta pusulasını şaşırmış durumda. Ortadoğu ve Afrika'dan Avrupa'ya doğru yaşanan ve sınırları her geçen gün daha fazla zorlayan göç dalgası, bu korku ve endişeleri giderek artırıyor. Diğer yandan dünya, global ekonomide adım adım yaklaşan kriz duvarına çarptı bile. Dünyada yaşanan denetimsizlik ve kontrolsüzlük, doğal olarak dünya toplumları için bazı risklerin doğmasına neden oluyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun ‘Küresel Riskler 2015 Raporu’, gerçekleşme olasılığı bulunan küresel riskleri; devletlerarası çatışma, olağandışı iklim olayları, ulusal yönetişimde yetersizlik, devlet çöküşü ya da krizi, işsizlik ve siber saldırılar olarak sıralıyor. Bu durum gerçekleşirse, küresel ekonominin işbirliği mantığı tehdit altına girecektir.”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.iso.org.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

25 Ağustos 2015 Salı

ODTÜ Teknokent ve Koç Üniversitesi’nden Girişimcilik İçin İşbirliği!

ODTÜ Teknokent ve Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi, Türkiye’deki teknoloji tabanlı girişimcilik ekosisteminin geliştirilerek yaygınlaştırılması için işbirliği yapacak. Taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre iki kuruluş tarafından önerilecek teknoloji tabanlı girişimciler, kuluçka programı ve ofis desteğinin yanı sıra, ODTÜ Teknokent’in ABD’de Silikon Vadisi’nde bulunan T-Jump SF Merkezi’nde düzenlenecek programlara katılabilecek.

ODTÜ Teknokent ve Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi tarafından girişimcileri desteklemek ve Türkiye’deki teknoloji tabanlı girişimcilik ekosisteminin geliştirilerek yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak amacıyla gerçekleştirilen işbirliği ilk olarak, ODTÜ ve ODTÜ Teknokent tarafından, organize edilen, Türkiye’nin en büyük ve lider girişimcilik yarışması Yeni Fikirler Yeni İşler’e katılan girişimcileri kapsayacak. Bu yıl 11.si gerçekleştirilen Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması (YFYİ) kapsamında seçilecek teknoloji tabanlı girişimciler Koç Üniversitesi Kuluçka Programı dahilinde yürütülen hızlandırma programına başvurabilecek.

ODTÜ Teknokent ve Koç Üniversitesi tarafından yapılan işbirliği kapsamında ayrıca, yarışma dışında ODTÜ Teknokent ve Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi tarafından belirlenecek girişimciler karşılıklı olarak kuluçka merkezlerinden faydalanma ve ofis hizmeti gibi destekler alabilecek. Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi ayrıca, YFYİ Yarışması kapsamında bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek İstanbul Eğitim Programı'nın da ev sahipliğini yapacak.

İşbirliğine yönelik olarak görüşlerini aktaran ODTÜ Rektör Yardımcısı ve ODTÜ Teknokent Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Volkan Atalay, “Türkiye’nin ilk Teknokent’i olarak Türk girişimcilere verdiğimiz destekleri genişletmek amacıyla Koç Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Kuluçka Merkezi ile yaptığımız bu işbirliğini gelecek açısından çok önemli görüyorum. Girişimcilik konusunda tecrübelerimizi paylaşarak karşılıklı olarak birbirimize ve teknoloji tabanlı girişimcilere destek vereceğiz. ODTÜ TEKNOKENT olarak bugüne kadar Türkiye ve yurtdışında faaliyet gösteren Teknokent’ler ile işbirliği yaptık ve hem deneyimlerimizi aktardık, hem de farklı tecrübeler edindik. Teknoloji tabanlı girişimciliğin yakın gelecekte Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Bu nedenle bu tür işbirliklerinin yaygınlaşması ülkemiz açısından da çok önemli. Koç Üniversitesi ile yaptığımız bu işbirliğinin de her iki tarafa önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum.” dedi.

Koç Üniversitesi Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. M. İrşadi Aksun ise işbirliğine yönelik olarak; “Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin kritik önemine inanarak yıllardır bu anlamda çalışmalarını sürdüren ve Türkiye’nin en iyi araştırma üniversitelerden biri olan ODTÜ ile imzaladığımız bu sözleşme, Ankara-İstanbul arasında teknoloji ve girişimcilik köprüsü oluşturacak önemli bir adım. Koç Üniversitesi, Türkiye’de Araştırma – Geliştirme’ye yönelik desteğin arttırılması ve bu kültürün yaygınlaştırılmasını misyon edinmiş bir kurum. Bu tür işbirliklerinin çoğalmasının ülkemizin gelişimine doğrudan katkı sağlayacağına inanıyorum.” şeklinde konuştu.

İşbirliği kapsamında ayrıca, her iki taraftan da belirlenecek girişimciler, şirketlerin değerini milyon dolarlara çıkarabilen, dünyanın en büyük ve etkili hızlandırma programı Y Combinator için düzenlenecek hackathona katılma şansı yakalayacaklar.

ODTÜ Teknokent ve Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi'nin Türkiye’deki teknoloji tabanlı girişimcilik ekosisteminin geliştirilerek yaygınlaştırılması amacıyla gerçekleştirdiği iş birliği hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.odtuteknokent.com.tr ve incubation.ku.edu.tr web adreslerini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi teknoloji tabanlı girişimlerde bulunan okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

22 Ağustos 2015 Cumartesi

Maden Sektörünün Temsilcileri “Mining Expo Turkey”de Buluşuyor!

Maden sektörünün temsilcileri bu yıl ilkez Demos Fuarcılık tarafından gerçekleştirilecek Madencilik Fuarı ‘Mining Expo Turkey’de bir araya geliyor.

Son verilere göre ülkemizde 13.418 aktif maden ocağı bulunuyor ve bu maden ocaklarında 190 bin işçi çalışıyor. Fakat maden bakımından zengin bir coğrafyaya sahip olmamıza rağmen madenlerin tamamı kullanılamıyor. Öte yandan ülkemiz maden kazaları sonucu yaşanan ölümlerde, dünyada ilk sıralarda yer alıyor. Bu yaşanan talihsiz olaylar, bizlere maden teknolojisi ve eğitimin ne derecede önemli olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Bu kapsamda maden çalışmalarına ve aksamlarına dikkat çekmek isteyen Demos Fuarcılık, bu yıl ilk kez Madencilik Fuarı’nı ‘Mining Expo Turkey’i düzenleyecek. Tünel açma makineleri ve delme patlatma sistemleri gibi teknolojilerin tek bir adreste tanıtılacağı platformda ilgili kişilere “Sürdürülebilir Madencilik ve Çevre, İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı, Yer altı Kazılarında Havalandırma Esasları” gibi başlıklar altında eğitimler verilecek.

“Mining Expo Turkey” yeraltındaki zengin rezervlerin nasıl yeryüzüne çıkarıldığının, madencilikteki son teknolojilerin ve yıllarca klasik olarak sürdürülen maden arama ve çıkarma tekniklerinin yerini alan modern gelişmelerin takip edilebilmesi amacı ile bu yıl ilk kez Orman ve Su İşleri Bakanı Profesör Dr. Veysel Eroğlu’nun katılımı ile 27 Ağustos saat 12:00’da açılacak. Ziyaretçiler fuarı 27-29 Ağustos 2015 tarihleri arasında İstanbul CNR Expo Fuar Merkezi’nde ziyaret edebilecekler.

Geçtiğimiz yıl Soma’da meydana gelen maden faciasında 301 kişinin yaşamını yitirmesi ile sonuçlanan talihsiz olaylar, bizlere maden teknolojisi ve eğitimin ne derecede önemli olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Maden ekipmanları üreticileri, konveyörler, bant sistemleri, güvenlik ekipmanları ve maden içinde kullanılan araçları üreten firmaların bir araya geleceği fuar, ana teması madenlerde güvenlik olan eğitim çalışmaları ile konunun tüm paydaşlarını bir araya getirecek, deneyim ve son teknolojik gelişmelerin paylaşılması için bulunmaz bir ortam yaratacak.

Madenlere yönelik düzenlemelerin yer aldığı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun onaylanmasının ardından maden ocaklarında yaşam odası bulunması zorunlu hale gelmesi ile birlikte madenlere özel iş güvenliği kurallarında değişikliklerinin yaşandığı bu günlerde konusunda uzmanların katılımıyla fuarda eğitim programı düzenlenecek.

Mining Expo Turkey Sürdürülebilir Madencilik Eğitim ve Bilgilendirme Programi

Madencilik mevzuatı, Mühendisliğin Önemiİş sağlığı ve güvenliği mevzuatında yapılan son değişikliklerMadencilik ve çevre

Ayrıca, fuarla eş zamanlı olarak B2B formatında gerçekleşecek, dünya çapında tanıtılarak her taraftan  alıcılar beklendiği Maden Pazarlama  Platformu’nda Türkiye’de çıkartılan madenler tanıtılacak.

Unutmayın, Demos Fuarcılık, bu yıl ilk kez maden ekipmanları üreticileri, konveyörler, bant sistemleri, güvenlik ekipmanları ve maden içinde kullanılan araçları üreten firmaların bir araya geleceği Madencilik Fuarı ‘Mining Expo Turkey’i 27-29 Ağustos 2015 tarihleri arasında İstanbul CNR Expo Fuar Merkezi’nde gerçekleştirecek.

Haberimizi madencilik sektöründe faaliyet gösteren girişimcilerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

20 Ağustos 2015 Perşembe

85 Ülkeye İhracat Yapan Şirketini Sattı, Parayı Yatırıma Harcadı!

Şu anda 20’den fazla Türk teknoloji şirketine ortak olan Davut Yurttaş, 85 ülkeye ihracat yapan firmasını satarak tüm parasını yatırıma harcadı. Şimdiki kısa vadedeki planı ise güneş enerjisinde Türkiye’nin teknolojisi geliştirmek.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği mezunu olan Davut Yurttaş, Kardeşi ve bir arkadaşı ile kurduğu ve kesintisiz güç kaynakları üretimi yapan şirketini, pazarın yüzde 40’ına sahip olan, dünya devleri ile rekabet eden, 85 ülkeye ihracat yapan bir pozisyona getiriyor. Bir süre sonra global rekabetin çok sıkıştırdığı Yurttaş, ‘yabancı rakiplerim şirketimi alıp yok edip bu pazarı ele geçirmek istiyor, direneceğim’ diyor. Şartlar daha da zorlaşıyor, kesintisiz güç kaynağı alanında üretim yapmayan Fransız Legrand’dan gelen teklif, şirketi küçültmek değil aksine büyütme yönünde olunca 2010 yılında satışa ikna oluyor.

Toplam İstihdamı Bine Ulaştı Ciroda Hedef 1 Milyar Dolar

Peki Yurttaş bu önemli satıştan sonra ne yaptı? Anlatıyor: “Sektör yasağım vardı, bu senenin sonunda bitiyor. Şunu söylemeliyim ki elde ettiğim kaynağın tamamını yatırıma yönelttim, hatta yetmedi kredi bile aldım. Şirketi sattığımızdan beri öyle çok üretici şirkete yatırım yaptık ki. İnform’un varlıklarını satmadık, satış sırasında onları DMY adıyla bir grup şirketi kurarak ayırdık. Özdisan şirketimiz Türkiye’nin en büyük komponent dağıtım şirketi. Bu yapı içinde, 30 yıldır izlediğimiz, potansiyel gördüğümüz, bir yere gitmek isteyip de gidemeyen şirketlere yatırım yapmaya başladık. Elektrik, elektronik, enerji... Şimdi o şirketleri geliştirmeye çalışıyoruz.”dedi.

Türkiye’de 1000’e yakın istihdama ulaşmış. Toplam grup cirosu 350 milyon dolar seviyesinde 23 şirketi olan Yurttaş’ın hedefi yakın zamanda bu rakamın 1 milyar dolara ulaşması.

'Aldığımız Şirketlerin Cirosunu 5’e Katladık'

Bütün dünya elektronikle yönetiliyor. Yurttaş, Özdisan şirketlerinin tedarik gücüyle dev şirketlerden tek kişilik Ar-Ge’lere kadar tüm sektörde tanındığını, o şirketlerin de destek için kapılarını çaldığını anlattı: “Hep içinde Ar- Ge barındıran şirketlere yatırım yapıyoruz. Ürününü kendi geliştiren, yazılımından donanımına kadar ürün geliştirip pazarlayan şirketler bunlar.”

Son olarak Led üretimi yapan küçük tesisi olan Assan adlı bir şirketi almış Yurttaş ve şimdi 10 bin metrekareye sığmayan bir üretime yükseltmiş. Ciro 5’e katlanmış. “Ama hedefimiz 25 yapmak. Piyasada ve dünyada enerji verimliliğine çok önem veriliyor ve bu günümüzün ürünü” yorumunu yapıyor. Yine ortak oldukları Na-de Elektronik görüntülü izleme ve sensörlü izleme sistemleri şirketi, Yurttaş ortak olduktan sonra yüzde 100 sıçrama yapmış. Otomasyon firması satın almışlar, bünyesinde güneş enerjisi sistemleri geliştiriyor. Eylül’de 2 megawatlık ilk santrallerini açacaklarını anlatıyor Davut Yurttaş ve devam ediyor: “Bunun dışında geliştirdiğimiz 15 megawatt’a yakın santralimiz var. Kahramanmaraş, Kaş, Konya’da sahalarımız hazır. Bu alanda kuruculara a’dan z’ye malzeme tedariği yapıyoruz. Güneşle ilgili yatırım yapmak isteyene anahtarı çevirene kadar bütün hizmetlerini verebiliyoruz.”

'Çin’de Şirket Kurduk İran’da Yeniden Yapılanıyoruz'

“Üretim bir virüs gibi, girdi mi çıkmıyor vücuttan” diyor Yurttaş. 2014 yılında Çinli SAT Grubu ile ortaklık yapmışlar. IPS teknolojisi ile dokunmatik panel üreten bu şirketin ürünlerini Türkiye’ye getirirken, şirketin yüzde 40’ına ortak olma kararı aldıklarını anlatan Yurttaş yurtdışı faaliyetlerini anlatıyor: “Şimdi onların üretimini Türkiye’ye taşımayı planlıyoruz. Şimdi Çin’den tedariğimizi daha sağlıklı hale getirebilmek için orada bir de şirket kurduk. İran’da bir şirketimiz vardı, ambargo nedeni ile oradan çıkmıştık. Şimdi İran’da yeniden yapılanıyoruz. Somali 3’e bölündü biliyorsunuz. Somaliland’de enerji işi yapmak üzere bir şirket kurduk.”

'Bundan Sonraki Hedef Yeni İnform’lar Yaratmak'

Özdisan şirketi sadece elektronik komponentleri ithal eden bir yapıda değil. Zaten dev global rakiplerle bu şekilde baş etmesi imkansız.

Yurttaş; “Türkiye iyi bir pazar. Bazı global dağıtıcılar var, milyar dolarlık şirketler bunlar ve hepsi bizim rakibimiz. Ben bir üründen bir tane alırken o gidip 10 bin tane alıyor. Global anlaşma yapıyor, alım gücü yüksek. Onlarla rekabette zorlanacağımızı anlayınca üretici kimliğimizle küçük şirketlerin Ar-Ge’lerine yardımcı olacak ürünler geliştirmeye karar verdik. Yangın algılama cihazı yapacaksa onun içindeki kiti biz programlayıp tasarlıyoruz örneğin. İçindeki komponentleri tek tek satmak yerine, bir mühendislik ve üretim katma değeri katarak bunu pazarlıyoruz. Özdisan’da geliştirdiğimiz iş şekli bu. Bizim rakiplerimizin hiçbiri de bunu yapamazlar. Bir Ar-Ge’ci ve bir üretici de oldu bu şekilde Özdisan.”  diyor.

Grup farklı büyüme modelleri ile tüm şirketlerinin bundan sonra katlanarak büyümesini bekliyor. Peki bundan sonraki hedef ne?

“Şu anda 25’e yakın şirketimiz var. Bunları büyütmek, bunların içinden sattığımız firmaya yakın büyüklükte, yeni İnform’lar çıkarmak istiyoruz. Düşündüğümüz yeni üretim konuları var. Üretim ortamı uygun olursa elektroniğin daha derin, daha temel konularına inmeyi düşünüyoruz. Artık bizim daha çok para kazanmak gibi bir amacımız yok. Memlekete daha faydalı ne yapabiliriz diye bakıyoruz.”

'Piyasa Kendi Kendini Kasıyor'

Piyasada bir nakit sıkışıklığı malum. “Piyasa kendi kendini kasıyor. Vadeleri uzatıyor herkes. Doların durumu belli olmadığı için ihtiyaçlar son noktasına kadar karşılanmıyor” diyor Yurttaş.

'Krizde Güvenilirlik İş Yapar'

“Biz hep krizlerde büyüdük” diyor Yurttaş ve anlatıyor: “Çünkü hep sağlam durduğumuz için bizim pazarımız büyür. Önce küçük güvenilmez firmalardan kaçıyor insanlar. Pek çok şirket bu tip dönemlerde daha sağlam şirketlere, güvenilir şirketlere gider. Tercihler bu anlamda değişir. Bizim batak oranımız da çok azdır, güven üzerinden iş yaparız.”

'Güneş Enerjisi Paneli de Üretiriz Panelin Hücresini de'

Güneş enerjisinde Türkiye bir sıçramanın eşiğinde. Sıçramayı geciktiren mevzuatlardaki sıkıntı aşıldığında, yatırımlar hızlanacak. Peki Türkiye’de bu işin yerli teknolojisi neden geliştirilemiyor?

Yurttaş cevaplıyor: “Paneller Çin’den geliyor, burada birkaç montaj fabrikası var sadece. Montaj işine biz de girmeyi düşündük ama baktık fizible değil. Şimdi bir takım korumalar geliyor. Led ürünlerine geldi, güneş ürünlerine de gelecek. Artık biraz akıllandık, sanayiyi destekleyeceğiz söylemleri arttı. Belki yerli üretim desteklenirse o zaman biz panel de üretiriz, panelin hücresini de üretiriz. Panelden sonraki en önemli komponent olan invertörleri şu anda biz üretebiliyoruz. Ar-Ge’si bize ait. Mavisis adlı bir firmamız var. Onun bünyesinde tüm standartlara uygun, onaylanmış ürünler.”

'Yokluktan Gelmemin Bu Günümde Etkisi Var'

60 metrekarelik bir bodrum dairede kesintisiz güç kaynağı üreten bir mühendisken bugün elektronik denince Türkiye’de en iyi tanınan isimlerden biri Davut Yurttaş. ‘Neyi doğru yaptınız’

“40 yıllık iş hayatımızda bir tek kara lekemizin olmaması, verdiğimiz tüm sözleri yerine getirmemiz ve çalışmak... Yokluktan geliyor olmamın bugüne gelmemde etkisi var. Belki babam zengin olsaydı buraya gelemezdim” diyor Davut Yurttaş. Bir oğlu var, endüstriyel tasarım okumuş halen ABD’de master yapıyor. Peki o ne yapacak diye soruyoruz gülümseyerek. Yanıtlıyor: “Onun burayı devralacağını pek sanmıyorum. Bizim işler zaten birine devredilecek işler değil, ekip işi. Burada profesyonel çok başarılı bir ekip kurdum. Şirket makine gibi çalışıyor. Kardeşimle işin başından beri birlikteyiz. Çocuklarımız ancak burada sorunları çözen, bir şikayet merci gibi danışılacak konumda olurlar.”

'Bazı Danışmanlar 'Teşviğinin Yüzde 10’unu Alırım' Diyor'

“Şu anda Türkiye’de en iyi işleyen, en sağlıklı çalışan mekanizma AR-GE desteği. Fakat bu teşviği alabilmeniz için bir dosya hazırlamanız gerekiyor. Desteğin yüzde 10’unu alırım diyen danışmanlar var, ben bizzat duydum. Dosyada yanlış olmamalı. Bunu hangi KOBİ hazırlayacak. Teknokent’ler evet biraz daha kolay, daha kolaylık, imkan sağlıyor ama bunlar her yerde yok. Oralara kabul edilmek de kolay değil. Benim bildiğim birçok firma var, Ar-Ge yapan ama TÜBİTAK veya Kosgeb’e bir tane proje dosyası vermemiş. Uğraşamıyor, ona vakit ayıramıyor. Bir sürü heder olmuş mühendisimiz var. Çünkü bu insanlar yalnız kalıyor. O mevzuatla değil sadece işiyle uğraşmak istiyor ama buna imkan veren bir ortam malesef yok. Türkiye bir küçük girişimciler ülkesi, ekonominin en büyük gücü de belki buradan geliyor. Ama orada insanlar hep kendi kendine mücadele ediyor.”

Dünya Gazetesi'nden Özlem Ermiş Beyhan'ın kaleme aldığı röportaj haberini girişimcilik ekosistemimizdeki tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

18 Ağustos 2015 Salı

Japonya’da Nazar Boncuğu Sattı, Ülkesine Yatırımcı Olarak Döndü!

İstanbul’da 1982 yılında tanıştığı bir Japon turistle arkadaş olan ve onu ziyarete gittiği Japonya’ya yerleşen Ali Kocaman, 2000 yılına kadar yaşadığı bu ülkede 10 milyondan fazla nazar boncuğu satarak elde ettiği milyonlarca dolar gelirle Antalya ve İstanbul’da butik otel turizmine başladı.

Antalya’nın tarihi Kaleiçi’nde iki ayrı tarihi yapıda ’Villa Verde’ markasıyla lüks butik otel, İstanbul’da ’Sakura’ adıyla apart otel işletmeleriyle yaklaşık 10 yıldır turizmcilik yapan 56 yaşındaki Ali Kocaman, 1983- 2000 yılları arasında Japonya’da yaşadı.

1982 yılında İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda bir Japon turistle tanışan Ali Kocaman, İstanbul’da rehberlik ettiği ve iyi arkadaşlık kurduğu Japon turisti ziyaret için yaklaşık 3 ay sonra Japonya’ya gitti. Japonya’ya gitmeden önce öğretmen olan turist arkadaşına bir kartpostal gönderdiğini ve tek taraflı bilet aldığını belirten Ali Kocaman, "İstanbul’dan uçağa bindiğim saati ve Tokyo’da kaçta ineceğimi bilmediğimi yazarak, beni havalimanında karşılamasını istedim" dedi.

Önce Pasta Fabrikasında Çalışmış

Yanıt bile gelmeden Tokyo’ya gittiğini, Japon arkadaşının kendisini karşıladığını ve çok iyi misafirperverlik gösterdiğini kaydeden Ali Kocaman, "O dönem Türkiye’de yurtdışına gitme akımı vardı. Genellikle Avrupa ülkelerine gidiliyordu. Benim ise Japon bir arkadaşım vardı ve Japonya’ya gitmeyi tercih ettim. Gittikten sonra bir süre pasta fabrikasında çalıştım" diye konuştu.

O dönem Japonya ekonomisinin çok iyi olduğunu, yurtdışından gelip yerleşenlerin topluma uyumu için dil kursu gibi eğitimlere önem verildiğini dile getiren Kocaman, pasta fabrikasında çalışırken, bir taraftan da dil kursuna gittiği ve yeni insanlarla tanıştığını anlattı.

Japonla Evlenmiş

Tüm bunları yaparken ’Amina’ adlı bir alışveriş merkezi sahibiyle tanıştığını ve zaman içinde dostluk kurduğu bu kişinin Türkiye’ye özgü hediyelik eşya tarzı ürünleri satabileceği küçük bir mağaza kurmasını sağladığını dile getiren Kocaman, ’Ali Baba Express Company’ adlı şirket adı altında Türkiye’den ürün ithal ederek satışına başladığını kaydetti. Ali Kocaman, Japonya’dan Türkiye’ye gelirken uçakta tanıştığı Japon Mitsuyo Kimura ile evlendiğini, Amina ve Nina adlı iki kızı olduğunu dile getirdi.

10 Milyondan Fazla Nazar Boncuğu Sattı

Türkiye’de köylerde kullanılan çeşitli boylardaki bakır kazanlar, bakraçlar, eski halılar, kandil gibi kültürel değeri olan ve kullanılmayan ürünleri toplatıp burada satmaya başladığını anlatan Ali Kocaman, bakraç ve kazanların Japonya’nın ’ikebana’ olarak bilinen ünlü çiçek sanatında yoğun ilgiyle kullanılmaya başlandığını kaydetti. Türk rakısı ve birasını da ithal ederek sattığını anlatan Kocaman, en çok ilgi gösterilen ürününse Türkiye’nin geleneklerinde önemli yeri olan nazar boncuğu olduğunu söyledi. Türkiye’de nazar boncuğunun kapı girişine asıldığını, gelen insanların ev halkına kötü düşüncelerinden koruduğuna yönelik Japonlara nazar boncuğunu tanıttığını belirten Kocaman, Japonya’da 10 milyondan fazla nazar boncuğu sattığını kaydetti.

Bakraçlar İkebana Oldu

Her iki ayda Türkiye’den 10- 20 bin nazar boncuğu getirttiğini anlatan Kocaman, aynı zamanda bu ürünleri fuarlarda tanıttığını ve böylece toptan satışlar yapabildiğini söyledi. Kocaman, "Bir defasında 10 bin nazar boncuğundan elde ettiğim gelirle İstanbul’dan iki daire almıştım. Anadolu’nun bakırı, ikebana ve bakır o kadar güzel uyum sağladı ki, çok beğenildi. Kütahya seramik ürünleri, Antep’ten halının üzerine serilen vücuttaki elektriklenmeyi alan keten örtüler. Eskiden Osmanlı’da kullanılırdı. Antep’te Türkiye’de tek üretimi bana yapılıyordu ve çok iyi satışı oldu. Bu tür çeşitli ürünlerden her ay iki konteyner gelirdi" diye konuştu.

Nazar Boncukları Yatırıma Dönüştü

1995’te Japon ekonomisinde kötüye gidiş yaşandığını ve dünyaca ünlü markaların bile işten çıkarmalara gittiğini dile getiren Kocaman, 2000 yılında ise Japonya’da evlendiği eşinden olan iki kız çocuğunun Türk kültürü, örf ve adetleriyle büyümesi için Türkiye’ye dönüş yaptığını ve Antalya’ya yerleştiğini söyledi. 2009’a kadar Japonya’ya gidip gelmeyi sürdürdüğünü anlatan Kocaman, 2009’da Antalya’da satın aldığı tarihi nitelikteki binalarda ’Villa Verde’ adıyla butik otel turizmine başladığını, İstanbul’da da ’Sakura’ adı altında apart otel açtığını kaydetti. Kocaman, Japonya’da nazar boncuğu, bakraç, eski kilim, halı gibi ürünlerle elde ettiği servetle Antalya ve İstanbul’da milyonlarca dolarlık yatırım gerçekleştirdiğini belirtti.

Hürriyet kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

15 Ağustos 2015 Cumartesi

Büyükşehirlerde Park Yeri Kapmak Girişim Fikri Oldu!

ParkVAR, İstanbul gibi büyük şehirlerde park yeri bulma sıkıntısına bir çözüm getiriyor. Uygulama ile kullanıcılar araçlarını park ettikleri yerleri park yeri arayan diğer kişilerle paylaşabiliyor.

Park yeri bulmak gittikçe zorlaşırken, girişimciler teknolojinin de yardımıyla bu sorunu çözecek yeni fikirler geliştiriyor. Bu çözümlerden biri de şehrin sınırlı park alanı ihtiyacından doğan ücretsiz sosyal park yeri paylaşımı uygulaması ParkVAR. Uygulama ile kullanıcılar araçlarını park ettikleri yerleri park yeri arayan diğer kişilerle paylaşabiliyor ve birbirlerinin yerine park edebiliyor. İlk etapta sadece İOS versiyonu yayına sunulan uygulamanın Android uygulaması ise yakın zaman içinde çıkacak. Başlangıç için 225 bin TL yatırımla nisan ayında hayata geçen uygulama, ilk ayında 3 bin 250 aboneye ulaştı. Uygulamada günlük ortalama 150 park yeri paylaşılıyor.

Uygulamada sistem şöyle çalışıyor; ‘Park et’ ile aracınızı park ettiğiniz yeri ve çıkış saatinizi işaretleyerek paylaşıyorsunuz. ‘Park Bul’ ile park yeri bulmak için bulunduğunuz yerdeki sizden önce park etmiş ve çıkış yapacak olan kullanıcılara ulaşarak park yerlerini görebiliyorsunuz. Uygulama bulunduğunuz bölgede park yerlerini paylaşmış kullanıcıların park yerinden çıkış sürelerini gösteriyor. Böylece hangi kullanıcının ne zaman çıkış yapacağını görebiliyorsunuz. Park yerlerinin doluluk ve boşluğu anlık olarak değişiyor. Harita üzerinde görünen park yerleri bir başka kullanıcı tarafından tutulduğunda paylaşılmış olan harita üzerindeki yerin görünürlüğü kaldırılıyor. Bu nedenle gideceğiniz yere ortalama varış sürenizi tahmin ederek, uygun durumdaki park yerlerini önceden tutmanız gerekiyor. Uygulama park yerinizi paylaştığınız kullanıcının size gelişini harita üzerinde anlık olarak gösteriyor ve takip etmenize imkan veriyor. Uygulama güvenlik ve iletişim için telefon numarasını paylaşmayı zorunlu tutuyor.

Sistem Parky ile para kazanıyor Peki sistemin ekonomisi nasıl oluşuyor? Uygulamayı indirenler, bir park yerini devralmak istediklerinde Parky puan vermek zorunda. Bu puanlar iyi park yerlerini devrederek de kazanılabiliyor, 1.99 TL ila 14.99 TL arasında fiyatla satın da alınabiliyor. Park yerinden çıkan kişi puan kazanıyorken park yerine giren kişinin de puan vermesi gerekiyor. Bu değişimde yapılan puanlara ‘Parky’ adını veren uygulamada kullanıcı isterse puanlar ile yeni park yerlerine girebiliyor ya da biriktirip yılda 100 TL’ye kadar hediye yakıt kazanabiliyor. Parkvar Kurucusu Fırat Cem Utku, beklediklerinin çok üzerinde bir ilgi ile karşılaştıklarını belirtti. Türkiye’deki bütün şehir ilçe kasaba ve köylerde hizmet verdiklerini kaydeden Utku, “İstanbul’daki park yoğunluğu gibi Bodrum Çeşme’deki yoğunluk da çözüm bölgemiz dahilinde.” dedi.

Hedef Yurtdışına İhraç

Hiçbir kötü niyetli kişi telefon numarasını ya da bulunduğu harita konumunu paylaşmayacağı için sistem çok güvenli olduğunun altını çizen Utku, şunları söyledi: “Bir problem olması halinde hem mağdur kişinin konumu hem bir kötü niyetli kişinin tüm bilgileri polise hemen verilebilir. Bilgi güvenliğiniz ise zaten kanunlar ve şifrelemeli sunucular ile saklanıyor.” Öncelikli hedefl erinin özel otoparkların müsaitliğini sisteme ekleyebilmek ve ödemeleri önceden ve indirimli yapmalarını sağlamak olduğunu dile getiren Utku, sistemi geliştirerek diğer park sorunu yaşayan ülkelere ihraç etmeyi planladıklarını kaydetti. Bu sistemi geliştirmek için yeni yatırımcılara açık olduğunu belirten Utku, “Bir kaç yıl içinde Parkvar araçlara girmiş olacak ve tüm işlemleri otomatik yürütecek siz gideceğiniz yerde park yerinizi hazır bulacaksınız” diye konuştu.

Park yeri bulma sıkıntısına çözüm getiren girişim ParkVAR hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.parkvar.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Dünya Gazetesi kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

4 Ağustos 2015 Salı

"Akıllı Etiket Uygulaması" İle Tüketiciler Artık Daha Güvende Olacak!

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın "Akıllı Etiket Uygulaması" 31 Aralık 2015’ten itibaren yürürlüğe giriyor. Sahteciliğin ve taklit üretimin önüne geçmek, tüketicilerin güvenli gıdaya erişimini sağlamak için oluşturulan ürün doğrulama ve takip sistemi 5 ay sonra uygulamaya giriyor.

Yeni yıldan itibaren market raflarındaki ambalajlar, tüketiciye ürünü anlatacak. Tüketici fahri müfettiş gibi ürünleri denetleyebilecek.

Ambalaj Sanayicileri Derneği’nin (ASD) verdiği bilgiye göre, kademeli olarak başlayacak uygulama taklit, tağşiş ve sahteciliğe sık rastlanan ürün gruplarını kapsayacak. Takviye gıdalar, bal, enerji içecekleri, siyah çay, bitkisel sıvı yağlar ve bebek mamaları yeni yıldan itibaren akıllı etiketlerle satışa sunulacak.

Sistem Nasıl İşleyecek?

İlk aşamada seçilen 6 gruptaki tüm ürünlerin üzerinde biri açık diğeri kapalı olmak üzere iki adet numara bulunacak. Etiket üzerinde turuncu bir alanında altında olacak kapalı numara, ürünün güvenilirliğini sorgulamak için kullanılacak.

Tüketiciler, satın aldıkları ürünün üzerindeki turuncu alanı açarak sorgulama numarasına ulaşacaklar. Ürünün güvenilirliğini; internet, mobil uygulama, SMS veya sesli yanıt sistemiyle sorgulayabilecekler.

Etiket, ürünün tüketiciye ulaşıncaya kadar hangi süreçlerden geçtiğine dair bilgi verecek. Etiketteki kod numarasını sisteme girerek, ürünün kim tarafından üretildiğini, (ithalse) nereden ithal edildiğini, son kullanma tarihini, içeriğini, (varsa) alerjen bileşenlerini öğrenmek mümkün olacak. Ürün üzerindeki yazılı etiket değiştirilmiş, son kullanma tarihi oynanmış, alerjenlere yer verilmemiş bile olsa, tüketici sistemden doğru bilgiye ulaşabilecek.

Akıllı etiketlerde, enerji içeceklerinin alkolle birlikte tüketilmemesi, bebek mamaları için alerjen uyarıları, gıda takviyeleri hakkında ‘Bu ürün ilaç değildir’ veya ‘Hastalıkların tedavisinde kullanılmaz’ gibi ifadeler de bulunacak.

Ürün satın alınırken etiketin zarar görmemiş ve sağlam olduğuna dikkat edilmesi, etiketsiz veya etiketi zarar görmüş ürünlerin satın alınmaması gerekiyor.

Ambalajın, gıda güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten ASD Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Korkut, ‘Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi’ ile Türkiye’de gıda hijyen ve güvenliği açısından yeni bir dönem başlayacağını söyledi.

Ambalajın, sağlık ve hijyen anlamı taşıdığını vurgulayan Korkut, “Ambalaj, gıda güvenliğinin sağlanmasında ve üzerindeki etiket sayesinde tüketicilerin bilgilendirilmesindeki temel iletişim aracıdır. Gıda ürünlerinin izlenebilir olması tüketicileri, sağlık açısından büyük risk oluşturan sahte ürünlere karşı koruyor, ürünün içeriğiyle ilgili yanıltıcı bilgi verilmesini önlüyor ve kayıt dışı üretimin de öne geçiyor” ifadelerini kullandı.

"Fayda-Maliyet Analizine Dikkat"

Ambalaj teknolojilerindeki yeni gelişmeler sayesinde akıllı ambalaj uygulamalarının hızla arttığını ifade eden Korkut, raftaki ürünün kalitesini, hijyen durumunu, tazeliğini takip imkanı veren akıllı etiket sistemini ASD olarak desteklediklerini kaydetti.

Korkut, sistemin kademeli olarak uygulamaya konmasının önemine değinerek, şu uyarıyı yaptı:

“Türkiye Ambalaj Sanayi olarak, ülkemizin imalat sanayindeki tüm genişlemelere cevap verebilecek bir ambalaj üretim altyapısına sahibiz. Ancak yeni sistemde fayda ve maliyet analizinin göz önünde bulundurulması gerektiğine inanıyoruz. Tüm gıda ürünleri için bir anda zorunlu kılmak yerine belirli ürün grupları için kademeli olarak uygulanmalı. Gerekli hazırlıklar yapılmadan atılacak adımlar, geçici bir süre için de olsa ambalaj ithalatını artıracağı gibi maliyetleri de yukarı çekecektir. Bu durum ambalajlı gıda ürünlerinde fiyat artışı anlamına gelecek. Dolayısıyla tüketici ucuz olduğu için hangi koşullarda üretildiği ve saklandığı belli olmayan ambalajsız gıda ürünlerine yönelebilecektir. Sistemin verimli bir şekilde işleyebilmesi için hem tüketici hem de üreticinin üzerine ek maliyet getirmemesi gerektiğine inanıyoruz”.

Dünya kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

2 Ağustos 2015 Pazar

Sina Afra: İçimizdeki Girişimci Hafta Sonu Şahlanıyor!

Türkiye’deki en başarılı e-ticaret girişimcilerinden biri olan Sina Afra, yeni trendin ‘pazar yeri’ fikirleri olduğunu söylüyor. Sözcü Gazetesi'nden Demet Cengiz’in, Sina Afra ile gerçekleştirdiği röportajı siz okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Sina Afra: “Girişimcilik fikri olanlar pazartesi susar. Hafta sonuna doğru ise zirve yapar”

-Sonradan girişimci olmuş siz, harika bir fikri nasıl anlarsınız?

"Bana aşağı yukarı ayda 80 fikir gelir. Bunların 60’ı fikir aşamasında olduğu için ilgi gösteremem. Hiçbir melek yatırımcı veya herhangi bir yatırımcı fikre değer vermez. Uygulamaya geçmiş fikir değerlidir."

- Biz girişimci olmak isteyen bir toplumuz sanki. Ölçebildiğiniz bir artış var mı bunda?

"Şöyle ki, hafta sonu bana ulaşıp “Harika bir fikrim var” diyenlerin sayısı epey artar. Pazartesi nedense hiç fikir gelmez."

- Pazartesi sendromu girişimcilik arzusunu da köreltiyor desenize…

"Olabilir ama sonra hafta içi kademeli olarak artarak hafta sonu zirve yapıyor. Şahlanıyor (Gülüyor)! Bana hep konferanslarda sorarlar “İlk büyük bir şirkette mi işe başlayayım yoksa girişimci mi olayım” diye. Bu sorunun bir cevabı yok. Kişiliğe, karaktere, çevreye, ortama göre değişir doğrusu."

E-Girişimlerin Yarısı Battı

-E-ticaret sitelerinde çalışanların yaş ortalaması da çok genç. Herkes Y kuşağını anlamanın derdinde. Siz onlarla çalıştınız. Neler gözlemlediniz?

"Markafoni’de içilmediği için portakal suyunu kaldırdık, yaş ortalaması 25 olan çalışanlarımız geri gelmesi için imza topladı. Aileyle yaşıyorsa beklentileri yüksek ve karşılanmadığında çekip gidiyor. Ama eğer yalnız yaşıyorsa, kira-fatura ödemek ve geçinmek gibi sorumlulukları varsa X kuşağına yakın davranış sergiliyor. Kurulan pek çok e-ticaret sitesi battı da. Sanki girmesi de batması da daha kolaymış gibi görünüyor. ‘E’ olmayan ticaretteki gibi tutan da var batan da. Ama hiçbir şey daha kolay değil. Orada bir yanlış algı var. Bir masa bir kasa değil bu işler! Evet kurması kolay ama büyütmek için çok sermaye gerekiyor. 2008’den bu yana kurulan sitelerin yüzde 50’si kapandı. Kötü oldukları için değil, finansman bulamadıkları için kapandılar. İlk dört yıl kâr mar yok; unutun bunu! 2011’de e-ticaret fikri çoktu şimdi daha fazla ’pazar yeri’ fikri var. Şu anda trend bu."

Bağcık Tutmazsa Üzülürüm

-Ticaretin ’e’sinden çıkıp ’UNDO’ diye ayakkabı bağcığı markası yaratmaya giriştiniz. Bu nasıl oldu?

"Aslında Beats kulaklık markasına imrenip yola öyle çıktım. Sonra bir arkadaşım beni uyardı. Türkiye’de üretilen bir şey yapmak istedim. Stanford mezunu bir grup ile tanıştım. Dünyada tasarım ayakkabı bağcığı yok. Fiyatı 15 dolar ve karbon ayak izini azaltıyor. Takıp çıkarması kolay ve uçları bir yerlere dolanmıyor. ABD’den başladık işe. Ekolojik duyarlılığı olan insanlar ilgi gösterirse böyle bir marka yaratmış olacağız."

- Peki bu marka tutmazsa çok üzülür müsünüz?

"Çok üzülürüm. Gerçekten çok emek verdik. Şu anda şansı yüzde 50-50. Bakalım. Sen de dua et, tutsun diye."

Sina Afra'nın Hobileri

"Benim hobilerim belirli konular hakkında kitap ve resim koleksiyonu yapmak. Osmanlı’dan cumhuriyet kurulana kadarki döneme dair yazılmış yabancı kitapları topluyorum. Çağdaş Türk ressamlarına ilgiliyim. Fenerbahçe tutkunu olarak futbol ve basketbol maçlarını kaçırmıyorum."

İş Hayatı ile Özel Hayatı Arasındaki Denge

"İş ve özel hayat bende bütünüyle entegre olmuş ve sentezlenmiş durumda. Çocuklarla (18, 10 ve 1 yaşındalar) zaman geçirirken asla çalışmam ama onlar yattıktan sonra gece yarısı masa başına otururum. 4-5 saat uyurum; 6’da kalkarım genellikle."

"Şanş İşin Olmazsa Olmazı"

"Şans işin olmazsa olmazı ama şansın da çok çalışanlara geldiğine inanıyorum. Başarı yüksek boyutta şansla ilgilidir. Benim Markafoni’yi kurma öyküm buna çok iyi bir örnektir. 2008 krizinde kurulmuş olması da ayrıca bir şanstı. Bütün bunları ben ve ortaklarım tayin edemezdik."

"Fikrinize Aşık Olmayın"

"Girişimciler akıllarına bir fikir geldiğinde bu fikre âşık olmasın ve soğukkanlı bir şekilde fikri değerlendirsin. Gerçekten bu fikre inandıkları takdirde de fikri uygulamaya geçirsinler. Gençlere girişimciliğin çok güzel bir kariyer alternatifi olduğunu hatırlatmak isterim."

Sina Afra'nın Pişmanlıkları

"Pişmanlık hayatın bir parçası… Özel hayatımda da iş hayatımda da pişmanlıklarım var. İşe alırken çok umutlu olduğunuz biri, sizi kısa süre sonra hayal kırıklığına uğratabiliyor. Böyle yanıldığım 3 kişi var. İlk boşandığımda bir yıl çok pişmanlık hissettim. Çocuklarım 10 ve 2 yaşındaydı. Üzücüydü."

Başarının Sırrı

"Başarının büyük bölümünün şansa dayalı olduğuna inanıyorum. “İnanmıyorsanız başarısızlara sorun” der Bernhard Shaw. Çok çalışmak, sizinle aynı işi yapanlardan daha çok çalışmak işin anahtarı. Tabii bunu yaparken bir ekip de oluşturmak gerekiyor."

Yetenek Avı

"Belirli bir yolu olduğunu düşünmüyorum. Çok iyi bir okulu birincilikle bitiren biri de zamanla değişebilir veya duruma göre zayıf kalabilir. Herkese ilk başta eşit davranmaya çalışıyorum. Bu açık ve yenilikçi olmanın ön şartı. Sonra performansı ön planda tutarım."

Sosyal Medyada Sina Afra

"Hayatımın önemli bir parçası. Basta Twitter olmak üzere, Facebook, Pinterest, Instagram, Periscope ve diğerlerinde aktifim. Düzenli olarak yazdığım kendi blogum var. Bu bir anlamda mesleki deformasyon da olabilir."

Sözcü Gazetesi'nden Demet Cengiz’in kaleme aldığı röportajı tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.